Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KULAK, GÖZ VE GÖNLÜN SORUMLULUĞU!"

" Ve bilmediğin bir şeyin peşinden gitme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bütün bunlar ( hesap günü) ondan dolayı sorguya çekilecektir." ( İsrâ sûresi, âyet 36 )

Ayeti kerimenin yorumu şöyledir:

" peşine düşme, ardınca gitme" anlamına, iz sürücülük sanatına kıyâfe, bu işin uzmanına da kâif denilirdi. Bir önceki âyetle birlikte düşünüldüğünde yanlış ölçme ve değerlendirmenin yetersiz ya da yanlış bilgiden kaynaklandığını açıklayan bir ifade. Alternatif anlamı da şudur: " Bilmediğin bir konuda konuşma!"

Burada " peşinden gitme" eyleminin bir sonuç olduğu, bunun öznesinin ise gözlem, bilgi ve bütün bunları ölçüp değerlendiren ve burada " akleden kalbe" karşılık gelen " gönül" olduğu dile getirilmektedir.

Bunların sorguya çekilmesi, hesap gününde sahibi hakkında şahitlik yapacak olmasıdır ki, kulak ve gözlerin şahitliği açıkça dile getirilir. Yine Kur'an diğer organların şahitliğinde de söz eder. Ayetteki " gönlün sorgusu" ile " kalbin günahkarlığı" arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.

Bütün bunlar, insan eyleminin çıkış noktasının tasavvur ve akıl oluşuyla açıklanabilir. Dolayısıyla sapmış bir eylemi düzeltmek, o eylemin merkezini düzeltmekten geçmektedir." ( K. Meal ve tefsiri, M. İslamoğlu, sayfa 535)

Bu açıklamadan sonra, isterseniz, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in hadislerine, bizleri uyarmasına kulak verelim:

" Ey diliyle iman edip kalbine iman girmemiş olan kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hallerini araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hallerini araştırırsa Allah da onun gizli halini araştırır. Allah kimin gizli halinin araştırırsa onun evinde ( gizlice yaptıklarını ortaya çıkararak) bile rezil eder." ( Ebû Dâvûd, Edeb, 35 )

" Her kim, bir Müslüman'ın ayıbını örterse Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter." ( Ebû dâvûd, Edeb, 60 )

Ne acı ki, Müslüman bireyler olarak, en çok çekmiş olduğumuz sıkıntı, ızdırap ve günah kirliliği kulak, göz ve gönlün yüzünden olmaktadır. Nefs-i enmarenin vermiş olduğu baskı ile, kulağımıza hakim olamıyoruz, göz ve gönlümüzün esiri olarak günah kirliliği sebebiyle, hem dünyada huzurlu değiliz, hem de ahiretimizi mahvı perişan etmekteyiz. Yani,

" Sosyal hayatın kritik noktalarında hayati düzenlemeler getiren İslam dini, bireyi ve toplumu içten içe çürütecek hastalıklara, daha başlamadan müdahale eder.

Hakkında bilgi sahibi olmadığımız şeylerin ardına düşmemeyi; çünkü kulak, göz ve gönlün sorumlu olduğunu ( İsra, 17/36) hatırlatan ayetler de bu cümleden bir dikkati ihtiva eder.

Göz ve kulak , başıboş bir merak duygusunun peşine düşüp dilediği gibi hareket edemez. Hele bu merak, insanların gizli hallerini ve kusurlarını araştırmaya yönelikse daha da yıkıcı bir hâl alır.

Hz. Peygamber, " İnsanların gizli hallerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun." ( Ebû Dâvûd, Edeb, 37 )

Buyurarak böylesi bir tecessüsün toplumsal yapıya nasıl zarar verebileceğine işaret etmiştir. Yine bir başka hadis-i şerifinde Hz. Peygamber müsaade alınmadan bir kimsenin evinin içine bakılmasının helal olmadığını söylemiştir. " ( Tirmizî, Salât, 148 )

Özel hayatın gizliliği, İslam düşüncesinde önemli bir yere sahiptir. İnsanların kusurlarını araştırmak iptidai bir merakla günahları irdelemek yasaklanmış; hatta tekdir edilmiştir." ( Diy. Aile, Ekim 2018, K. H. Süleymanoğlu, say. 28 )

Sonuç olarak;

Her Müslüman, kulak, göz ve gönlüne dikkat etmelidir. Çünkü tüm bu üç unsur, üç parça, Müslümanı felakete sürüklemekte, başkalarının dışarı sızmayacak, sızdırılmayacak hallerine vakıf etmekte ve sonunda da kargaşa, fesat çıkmaktadır.

İnsani ilişkiler, fertler arasındaki yaşantılar tamamen bu tür yanlışlardan, kulağa, göze ve gönlümüze hakim olmamaktan kaynaklanmaktadır.

Komşu komşuya husumet beslemekte, kabileler arasında dedi kodu çoğalmakta, arkadaşlık, yardımlaşma, dayanışma sıfıra inmektedir.

Bir kere, gönlüne, gözüne ve kulağına hakim olamayan Müslüman da neticede bedbin ve günah yüküyle kendisini suçlu hissetmektedir. Zaman zaman kendi vicdanını sorgulayarak, " Nedir benim halim?" diyerek, ah ve vah etmektedir.

Rabbim!.. Bizlere, bu üç unsura dikkat etmeyi, azami gayreti göstermeyi nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile.

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın