Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR' AN'I  ANLAMAK İÇİN Mİ OKUYORUZ?..

KUR' AN'I;  ANLAMAK İÇİN Mİ, YOKSA AĞLAMAK İÇİN Mİ OKUYORUZ?..

     " Onlara " Allah'ın indirdiklerine uyun!"  denildiği zaman, " hayır, biz atalarımızın üzerinde bulunduğu geleneğe uyarız!" derler. Ya ataları hiç akıllarını kullanmamış ve doğru yolu bulamamışsalar?" ( Bakara sûresi, âyet 170) 

     Yani; gerçek, değerini ve kıymetini kıdeminden değil, yüce Hak'tan alır. Bâtılın kıdemi bâtılı hak kılmaz, olsa olsa katmerli kılar. Muhatabı hedef almak yerine, onun kendi durumunu gözden geçirmesi için böyle hoş bir üslûp kullanılmıştır. 

     Bin yıllık millet hayatımız böylesine avarelikle geçmiş, devirleri, çağları boşu boşuna tüketmişiz!.. Selçuklu Türkleri de böyle yaşamış, kos koca Osmanlı devide bu hazin tabloyu devam ettirerek, acı sonuca ulaşmıştır. 

     Rumeli, Balkanlar, Avrupa'nın muhtelif beldeleri alınmış, Yeniçeri taa oralara kadar girmiş ama, Kur'an adına, vahiy adına bir hizmetimiz olmamış, zayıfladığımız, güçsüz, takatsız kaldığımız zaman hemen o beldeler, yeniden Çanlarını çalmaya başlamışlardır.

     Bir kaç yıl önce idi!.. Sofya'da bir camiye rast gelmiş oldum. Öksüz, kaderine terkedilmiş, tozlanmış, küflenmiş bir camii. Ne yazık ki, Bulgar Türklerini biliyorum.  Ama, adı Türk olarak kalmış, lakin, kendileri amelleri ile, eylemleri ile, yaşantıları ile Türk değiller. 

      Neden ve niçin bunlar olmuştur? 

     Aziz Kur'an ruhlara, gönüllere hakim olamamış, sadece hocanın yanık yanık sesi dinlenilmiş, bu yüzden de ağlanılmış, ama, sonrasında da hocada gitmiş, yanık sesi de, buğulu savtı da ortadan kaybolmuş!

     " 1. Kur'an anlamak için değil, ağlamak için okunur.

     Madem Kur'an anlaşılması zor bir kitaptır öyleyse neden Kur'an okuyalım ki? Buna sufinin cevabı sahih olmayan hadislerle verilir: " Kişi Kur'an okuduğu zaman ağlamalıdır. Eğer içinden o an ağlamak gelmiyorsa, sanki ağlıyormuş gibi rol yapmalıdır. Zira Kur'an hüzün ile indirilmiştir." 

     Sufilik kişinin inancını etkilemiş ise adının önünde prof. yazsa da fark etmiyor; " Kur'an'ı anlamak için değil, ağlamak için okuyun." 

     2.  Kur'an yerine başka kitap okumalısınız. 

     Kur'an her vesile ile " akletmeyi" isterken, sufiye göre " din akıl değil, gönül işidir."  Bu sebeple de inananların Kur'an yerine başka kitaplar okumasını tavsiye ederler.

     " Akıl ve Kur'an, bu tuzağın iki engelidir. Şeytanlar, engelleri aşmak için dinin akıl değil, gönül işi olduğunu ve Kur'an'ı herkesin anlayamayacağını söylerler. İnsanların önüne, kendilerinin kutsadığı başka kitaplar koyar ve okumalarını isterlerler.

     Bu tuzağa düşenler, Kur'an'a olan saygılarını kaybetmezler ama anlayamadıklarını kabul ederek Kur'an'ı kendilerine kapalı sayarlar." 

     " Gelirken radyoda duydum, sanırım Mehtap Radyo idi. Dini soruların cevaplandığı bir proğramdı. Bir kişi " Kur'an okumak mı daha sevap yoksa Risale okumak mı?" diye sordu. Bu soruları cevaplayan şahıs ' Kur'an okumak sünnettir, fıkıh okumak farzdır, bu nedenle Risale okumak daha sevaptır" diye cevapladı. Şaşırdım kaldım." ( Sufinin Dini, saşfa 146-147. H. Kalyoncu) 

     Maalesef, durum bundan ibarettir. Bu gün, camilerimizde binler, yüz binler Kur'an dinliyor ama, ama, anlamadan, ne dediğini bilmeden dinlemekte, hocanın yanık sesinden, nameli inletmesinden başka bir faydasını görmemektedirler. 

     Sonuç yerine;

     Günümüz dünyasında, Hüseyin Hilmi Işık'ın Seadeti Ebediyyesini okumak, Said'in Risalelerini takip etmek, kimi düşüncesiz, biçare, Kur'an'a zıt insanlara göre daha sevap, daha evla gözükmektedir.  

     Veya, hoca efendinin güzel, nameli sesinden başka istifade edilmemektedir. O ses de, hemen camiden dışarı adım atar atmaz, unutuluyor, beyin ve gönüllerde bir iz, bir emare bırakmamaktadır. Onun içindir ki,

     Diyanet İşleri Başkanlığımız, bir an önce, hemencecik bu propleme çare bulmalı, çare olmalıdır. Aksi halde, Bulgar Türklerinin durumuna düşmemiz, gittikçe Kur'an'dan uzaklaşmamız mevzu bahis olacaktır. 

       Ne olur? Her hoca efendi, okumuş olduğu, mihrabiyenin, Haşr suresinin son üç ayetinin, Bakara'nın son iki ayetinin ve sair yerlerin, kısa surelerin Türkçe meallerini de vermiş olsaydı ne olurdu?.. 

     Bendeniz, kuru, sığı, sadece yavan bir mealci değilim. Kur'an'ın okunmasının, anlaşılmasının ve emirlerinin yaşanması için çaba, gayret sarfeden bir faniyim.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın