Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN VE ÖLÜ TOPRAĞI !..

Malum olduğu üzere, aziz Kur'an'ın nüzul sebebi, Müslümanları her türlü eğri-büğrü gidişattan, yollardan kurtarmak, beşeriyeti Sırat-ı Müstekim yoluna kavuşturmaktır. 
      Tabii ki, Kur'an'ın estetik, mükemmel okunuşunun, bilhassa güzel sesli hafızı kelamların yanık seslerinden dinlenen Kur'an; unutulmayacak cinsten, kalpleri hüzünlendiren, mest eden bir kıraattır.
      Kimler unutabilir, ülkemiz de güzel sesli Kur'an hafızlarının okuyuşlarını? Örneğin, Tayyar hocanın, İsmail Biçer ve Coşar'ın tilavetlerini!.. Veya, Arap aleminden tanımış dinlemiş olduğumuz hafız-ı kelamların yanık sesle Kur'an okuyuşlarını? 
     Lakin, aziz Kur'an; bin yıllık millet hayatımızda, Müslümanların hayatlarının bir tarafında özne olmamış, etkinliğini gösterememiş, ne devlet yönetiminde, ne iktisadi alanda, ne ticarette, ne kadın-erkek ilişkilerinde ve hasılı hayatın tümünde kenarda kalmış, bu tür önem arzeden hususlara, gelenekçilik, törecilik, adetçilik hakim olmuştur.. 
       Ama, aziz Kur'an bir alanda tesirini göstermiş, mezar başlarında, ölünün mezarı üzerinde okunur olmuştur. Bunun sebebi de, ölüyü " kabir azabından kurtarmak" düşüncesi hakim olmuştur. 
     Halbu ki, böylesi bir ızdırab, böylesi bir düşünce ne Rasululllah (sav) döneminde, ne hülefa-i raşidin hazeratının devirlerinde, bu uygulama, böylesi bir tatbikat olmamııştır. Yani, ölüyü kurtarmak için mezarı başında Kur'an tilavet edilmemiştir. 
     Şu yıllarda kabir başlarında " telkin" verilmesi terkedilmiş durumdadır. Umarım ki, ölüyü kurtarmak, sevab almak, ölünün ruhunu taziz için okunan, okunmakta olan mevlidi törenleri de  bir gün tamamen terkedilecektir. 
      Halbu ki, aziz Kur'an'ın ölü mezarlarına, ölünün toprağına değilde, ölü başında toplanmış bulunan cemaatlere okunmuş olsaydı, okunan, tilavet edilen Kur'an'dan orada toplanan insanlar istifade edecek, Kur'an'ın ölülere değil, dirilere nazil olduğunu, inmiş olduğuunu anlayacaklardı. 
      Maalesef, güünümüz dünyabında "Corona" sebebiyle, mezarlarda Kur'an okunmuyorsa da, düşüncemiz, yaşantımız halen aynı minval üzeredir. Kur'an ölülere okunmak için inmiştir yalanı!.. İsterseniz, burada bir de Akif'i dinleyelim:
     " Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!       İslâm'ı da " batsın" diye tutmuş yediyorsun!      Allah'tan utan; bari bırak dini elinden...      Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!      Lâkin ne demek bizleri Allah ile iskât?"      ( Akif)Hakikaten, Akif merhumu burada alkışlamamak mümkün değildir. Bir kere, Hz. Adem (as)'dan bu yana ölen insanların , Ümmet-i Muhammed'in ölenlerinin kabirlerine Kur'an okumak ne derece, nasıl aklî ve Kur'anî olacaktır?
      Yani, " Kur'an ve ölü toprağı" başlıklı serlevham beni burada haklı çıkarmaktadır. Yaşı yetmişlere gelmiş biri olarak diyorum, hangi neslimiz, yirmi sene önce ölmüş, bilhassa kaybolmuş hısım akraba mezarının başında Kur'an tilavet etmekte, Yasin ve İhlas okumaktadır? 
      Demek ki, ölü toprağına Kur'an okumaktan ziyade, tüm ölmüşlerimizin ruhu için, ruhaniyetleri adına okunan dua ayetleri, yapılan tevbe istiğfarlar inşallah faydalı olacaktır!.. 
      Onun içindir ki, zavallı milletin idrâki bu mevzuda karma karışıktır. Kur'an'ın din adamları çıkıpta: " Ne yapıyorsunuz, yaptığınız eylem Kur'anî, İslamî bir eylem değildir!" diyemiyor. Çünkü, korkuyoruz, gelenekçi, bidatçı, hurafeci, ölü toprağı sevicisi kitlelerden!.. 
     Netice olarak;
     21 nci çağın yetişmiş din adamlarına büyük görevler düşmektedir. Milleti uyarma, ikaz etme konusunda korkmadan, ürkmeden, Kur'an'ı, ölü toprağına üflemekten, üfürmekten, okumaktan kurtarmak için  yiğit insanlara ihtiyacımız bulunmaktadır. 
     Varsın, tarikat çevreleri, sufi kesimler, atalarcı zihniyet mensupları bildiklerini, geleneklerini sürdürsünler!.. Çünkü, onların amacı böylesi, Kur'an dışı eylemlerden nemalanmak, menfaat devşirmek, mevlid yoluyla, 70 bin Tevhid yoluyla, iskat ve devir bahanesiyle insanlarımızı söğüşlemektir.
     Ne acı ki, bazı şehirlerimizde, bu işin sektörü kurulmuş, bir kısım paragöz emekli, emeksiz hocalar, bir ölü olduğu vakit, hemen ellerine ses cihazlarını alarak, ölü evlerine koşmaktalar ve ölü evinde üç gün boyunca , Kur'anî olmayan her türlü fırıldağı çevirmektedirler. 
      Menfaat için, dünyalık elde etmek için, ölmüş, tarihe gömülmüş telkin işlerini, devir-iskat işlerini, ölenin kılamadığı namazları, oruçları, haccı ve her türlü amellerini bir bir deşifre ederek, ölü sahibini ekonomik yönden çökertmekteler, sonrada " Allah'a ısmarladık" (!) diyerek tabana kuvvet kaçmaktadırlar. 
       Olan ölü sahibine olmaktadır. Bir taraftan üç gün süreyle gelen misafirlere, taziyecilere çay, yemek yetiştirmesi, bunları karşılamak içinde bankadan kredi çekmesi bile, eşten, dosttan borç para alması bile soruna çözüm olmamaktadır. 
     Rabbimiz!.. Bizlere acısın, inayetini lütfetsin, Kur'anî basiret nasib eylesin!.. Selam ve dua ile...
     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın