Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN'DA, NAZAR AYETİ VAR MIDIR?..

     " İmdi, inkarda ısrar edenler bu ilâhi öğüdü duydukları zaman sanki seni gözleriyle devirecekmiş gibi ( baksalar)  ve " O, kesinkes cin musallat olmuş biridir" deseler de ( sabret)!" ( Kalem sûresi, âyet 51 )

     " Zira bu, bütün bir insanlığa yönelik ilâhi bir öğütten ibârettir." ( Kalem sûresi, âyet 52 ) 

      Zikredilen ayetlerin anlamını, maksad ve içeriğini okuduktan sonra, sormadan edemiyoruz. Nasıl olurda, birinin keskin gözleri, mavi gözleri olduğundan ötürü, başkalarını şuasıyla yıksın, devirsin ve yok olmasına sebebiyet versin?

     Maalesef, aziz Kur'an'ı, yanlış anlamak, yanlış değerlendirmenin sonucu budur. Ayetin nüzul sebebi farklı, verilen anlam daha da farklıdır. Oysa, mes'ele, bin yıllık millet hayatımızda anlaşıldığı, değerlendirildiği gibi değildir.

     Müfessirlerin naklettiğine göre, müşrikler, ne yaptılarsa aziz peygamberimizi İslâm davasını tebliğden vaz geçiremediler. En nihayetinde  son çare olarak da onu yok etmek, ortadan kaldırmak için nazarı keskin bir adam vasıtasıyle,  aziz peygamberimizi nazar isabet ettirmek ve o yolla öldürmek ya da hasta etmek istediler. 

      İşte, bundan dolayı görmüş oluyoruz ki, maşallah her evin duvarlarında, her iş yerinin göze çarpan taraflarında bu ayetlerin çerçeve yaptırılıp asıldığı, duvarları süslediğini, böylelikle kendilerini, iş yerlerini "sigorta" ettirmiş olduklarını görmekte ve şahit olmaktayız. 

     Halbu ki, ayeti kerimelerin içerik, maksat ve anlamını tanıdıktan sonra sormak ve düşünmek lazım, bu ayeti kerimelerin nazar, göz değmemesi hususunda bir dua manası var mıdır? 

     Bu ayeti celileler, bizlere evlerimizi, iş yerlerimizi, dükkanlarımızı göz değmesinden korumak gayesi ilemi indirilmiş, yoksa aziz Kur'an-ı gerektiği şekilde anlamak, yaşamak, hükümlerinden müstefid olmak için mi vahyedilmiş oldu?

      Yoksa, zikredilen bu ayeti kerimeler müşriklerin, kafirlerin, İslam'a düşman olanların dinsizliklerini, kafirliklerini ve aptallıklarını mı anlatmak, bizleri irşad etmek için nazil olmuştur?

     Üzülerek, acıyarak, teessürle belirtmeliyim ki, Türkiye Müslümanları, bu "nazar" sebebiyle birbirinden korkmakta, birbirlerinin gözlerine, göz renklerine bakmaktadırlar. Acaba, malıma, canıma gözüyle bir zarar verir mi diye?

     Nazar algısı, korkusu herkeste var olan bir korkudur, endişedir, ürkekliktir. Çocuk hasta olur, hemen teşhis konmaktadır: " Bunun üzerinde nazar vardır!" diye.. 

      Maalımıza bir zarar gelir, başımız ağrır, dişimiz çürür, karı-koca arasında bir kavga, huzursuzluk peyda olur, hemen karara varılır. Bunların arasında nazar var diye!.. Bir başka acıklı halimiz ki:

     Toplum nezdinde yaşanan, ellerimizdeki, çocukların ellerinde, yüzlerinde meydana gelen cilt hastalığından çok çok çekmekteyiz!.. Sağ olsun molla hocalarımız bu işe de nazar ayetinde olduğu gibi çare bulmuşlardır.

      Her Çarşamba günü mollaya götürülen cildi bozuk çocuk veya bir başkasının, sıkıntılı, proplemli yeri kopya türü kalemle bilinir, bilinmez ifadelerle yazılırsa, veya şu ayet yara üzerine karalanmış bulunursa, Allah'ın izniyle hemen şifa bulacaktır inancı. 

     Ayeti kerime şudur: " Yoksa, işin ( gerçeği) hakkında kararı onlar mı verecekler? Hayır, asıl karar verecek biziz." ( Zuhruf sûresi, âyet 79 ) 

     İşte, ülkemizde, milletimiz arasında her Çarşamba günü " Derma" adındaki cilt hastalığından dolayı yazılan ayeti kerime budur. Ne hastalıkla bir ilgi ve alakası var, nede sıkıntının giderilmesinde bir faydası!.. 

     Bu ayetin inişi anlatılandan çok çok farklıdır: Ebu Talib'in vefatından sonra müşrik reislerin Allah Rasulünü Daru'n-Nedve'de ortaklaşa katletme planı üzerine indiğini bildirmektedir. 

     Veya, Hz. İsa (as)'la ilgilidir. Tefsirci Esed bu ayetleri Muvahhid İseviliği yasadışı ilan eden İznik Konsili'nin ( MS.325) laf cambazlıkları ve muvahhidleri ortadan kaldırmak için kurdukları sinsice planlarla ilgili olarak okur. 

     Sonuç yerine;

     Kur'an'dan habersiz insanların, aziz ayetlere takla attırmaları, ayıptır, çirkinliktir ve yuhalanacak bir davranıştır. Ne demek bazı insanların gözleri keskindir, değer, yakar, yıkar ve telef eder saçmalığı?..

     İnsanın, el ve sair organlarında yara, bere bulunuyor ise, ne yapması lazımdır? Elbette ki, doktora baş vuracak, iğne ile, ilaç ile tedavi olacaktır. Yoksa, Çarşamba günleri mollaya yazdırılan ayetin hiç bir etkinliği, tesiri bulunmamaktadır. 

     Halbu ki, aziz Kur'an; insanları, insanlığı yönetmek, devlet olmak için vahyedilmiştir. Yoksa, büyük acı dolu zamanlarda, Buhari şerif okumak için, 1001 bir hatim indirerek ölü toprağına savurmak için değildir. 

     Örneğin, düşman kuvvetlerini mahvı perişan etmek için, ilmi yönden hazırlanmak, teknik, teknoloji alanında hazırlık yapmaktır. Düşmanı yenmek için, günün şartlarına uygun şekilde tank, tayyare, adı bilinmedik silahlar icat etmektir. 

      Kur'an'a; hedef saptırmamak üzerimize düşen en büyük vazifedir. Kimler, böylesi hurafelerle zaman geçiriyorsa, onların kulaklarını çekerek, hizaye getirmek, uyarmak, ikaz etmek dini, nebevi, fıkhı görevimiz olmalıdır.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir
...

Facebook Yorum

Yorum Yazın