Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Kuranda Nazar Ayeti Yoktur

 " İmdi, inkarda ısrar edenler bu ilâhi öğüdü duydukları zaman sanki seni gözleriyle devireceklermiş gibi ( baksalar) ve " O, kesinkes cin musallat olmuş biridir" deselerde ( sabret)!" ( Kalem sûresi, âyet 51 ) 

     " Zira bu, bütün insanlığa yönelik ilâhi bir öğütten ibarettir." ( sKalem sûresi, âyet 52 ) 

     Konumuz;  gelenekçi, atalarcı, üfürükçü, hurafeci, dinin sırtından geçinen zevat ve kimseleri öfkelendirecek, küplere bindirecek bir konudur. 

      Türkiye topraklarında, ne acı ki, dindar insanları tesir altına almış,. onların manevi dünyalarını alt üst etmiş bir hadisedir nazar veya göz değmesi!.. 

     Gerek yukarıda Kelam suresinin 51 ve 52 nci ayeti kerimelerinde, ve gerekse Fatiha, "Allahüla"  ismiyle meşhur olmuş ayeti kerimeyi incelediğimiz zaman, tetkik ettiğimiz an, ne nazar, ne göz değmesi ile ilgili bir mevzuya rast gelinmeyecektir. 

     Mekke döneminde, nazil olan Kalem 51 ve 52 nci ayeti kerimeleri tamamen, müşriklerin; Resulullah (sav)'i hasetlerinden, hırslarından, inkarcılıklarından, çekememezliklerinden dolayı gözleri ile devirecekmiş gibi bakmalarından bahsedilmektedir.

      Ama, gelin görün ki, bir kısım şarlatan üfürükçüler, nazarcılar, bu yoldan çıkar elde edenler, bu iki ayeti ve diğer ayetleri dillerine dolayarak, saf, masum, tertemiz insanları sömürmekteler, hatta daha bazı nazar duaları uydurarak, çıkar elde etmektedirler. 

     Üzülerek ifade etmeliyim ki, bütün toplum kesimleri nazardan, nazar söylentilerinden korkmakta, etkilenmekte ve bir kısım kendilerine göre çareler, tedbirler düşünülmektedir.

     Nazar; yani bakışlardaki yıkıcılık sebebiyle, insanlarımız, köşe bucak okuyup üfleyecek kimseler aramakta, bulduğu zamanda derhal ona baş vurup böylesi bir tehlikeli düşünceden kurtulduklarını sanmaktadırlar.

    Mahalle ve köşe bucakda öylesi şarlatanlar yaşamaktadırlar ki, nazara, yıkıcı bakışlara maruz kaldığı sanılan insanların yüzlerine tüküren üfürükçülerde bulunmakktadır. Söz konusu insan, ev, apartman, eşya, vesair maddeler, okutularak, üfürüklendirelerek koruma altına alındığı düşünülmektedir. 

     Veya nefesi güçlü kimseler, hoca misillü zavallılar arayıp bulunarak onlara rica neticesinde dua ettirilmekte, hakkında nazar iddia edilen husus koruma altına alınmaktadır.  Halbuki;

     " Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle yaptıklarınızın sonucudur; üstelik O bir çoğunu da affetmektedir." ( Şûrâ sûresi, âyet 30) 

     " Zira gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır; onu başkası değil, yalnız O bilir.O, karada ve denizde  olan-biten her şeyi bilir; hiç bir yaprak düşmez ki O bunu bilmesin; yerin derinliklerinde bir tek tohum , yaş-kuru hiç bir şey yoktur ki O'nun apaçık yasasına dahil olmasın." ( En'âm sûresi, âyet 59) 

     Nazar denilen yıkıcı bakışlara karşı, öylesine çirkin, abesle iştiğal, akıl ve izan dışı, bilimsel olmayan çareler düşünülmüştür ki, kumaş parçalarına bile okunulmuş, insanların tepelerinden kurşunlar döktürülerek çareler, şifalar aranır olmuştur.

     Daha olmadı, muska yazan kimseler (!) aranıp bulunarak onlara hasta için muskalar yazdırılmış, tılsımlar yapılmış, boyunlarına, döşlerine, göğüslerine hamail denilen hurafe malzemeler asılarak, koruma altına alınmaya çalışılmıştır. 

      Bunlarda kifayet  etmiyorsa, cevşenler, nazar boncukarı veya daha nice pagan kültürlere ait, boş, saçma ve haram nesnelere baş vurularak guya nazarlı insanlar kontrol altına alınmaktadır. Şu ayetlere dikkat çekmek istiyorum:

     " Nerede olursanız olun, ölüm gelip sizi bulur; yıldızlara yükselmiş bile olsanız." Güzel şeylerle karşılaştıklarında " Bu Allah katındandır!" derler; fakat bir kötülüğe uğradıklarında ise " Bu senin yüzündendir!" diye sitem ederler. De ki: " Hepsi Allah'tandır!" Fakat şu topluluğa da ne oluyor; sanki hiçbir sözü anlamıyor!" ( Nisâ sûresi, âyet 78)

     " Başına gelen her iyilik Allah'tandır; başına gelen her kötülük de kendindendir. Biz seni bütün insanlığa elçi olarak gönderdik; ve buna ( birinin şahid olması gerekirse), en büyük şahit olması gerekirse), en büyük şahit olan Allah yeter." ( Nisâ sûresi, âyet 79) 

     Ayeti  kerimeden anlaşıldığı üzere, bu varlıkta iyiliğin asli kötülüğün arızi olduğuna delalet eder. Her şey yaratılış istikametinde hareket ettiği sürece iyidir. Bu iyilik eşyanın kendisinde var olan değil, yaratanın ona yüklediği bir iyilik olduğu için Allah'a atfedilmelidir. 

     Sonuç yerine;

     Nazar sebebiyle ( yani yıkıcı bakış) yüzünden insanlar birbirlerinden korkmakta, endişe edilmekte, adı duyulmuş, yıkıcı gözüyle bilinen, var sayılan kimse ve kişilere karşı bir antipati oluşmuş durumdadır. 

      Yani, toplumlar nezdinde, " Aman ha!.. Şu kişiye, şu kişinin gözüne dikkat edilmeli." uyarıları gibi. Hatta, toplumda öylesi insanların isimleri öne çıkmıştır ki, " Mandaya bile bakmış olsa, baktığı zaman mandayı devirir ve hatta öldürür" abartı dolu bilgileri. 

     İşte, toplum arasında bulunan bu iğreti, iğrenç, ahlaksızca bilgi ve düşünceler,  kimi zaman olmaktadır ki, kırgınlığa, nefrete hatta düşmanlığa bile sebep olmaktadır. Komşuluk ilişkilerini, beşeri münasebetleri dejenere etmektedir. Dolayısıyla,

     Nazar denilen yıkıcı bakıştan korkmayalım. Bu bilgi, bu düşünce İslâmî, Kur'ânî bir bilgi değil, evet, müşrikler, Resulullah (saV)e çirkin çirkin bakıyorlardı ama, onların bakışları nazar, nazara uğratmak için değildi, İslamî yerinde ve zamanında boğmak  içindi. Allah, milletimizi yıkıcı bakışlardan esirgesin!..Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın