KURBAN KESMEK, ALLAH'IN KOYDUĞU VARLIK HİYERARŞİSİNE SAYGI GÖSTERMEKTİR!..
" Ve biz, her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet kıldık ki, bu vesileyle O'nun kendilerine bir rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah'ın ismini ansınlar. Bakın, ilâhınız tek bir İlah'tır; o halde yalnız O'na teslim olun! Ve ( sen de Ey Peygamber): O'na yürekten boyun eğenleri ( O'nun rızasıyla ) müjdele!" ( Hacc sûresi, âyet 34)
" Onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat sizden O'na ulaşan yalnızca O'na karşı gösterdiğiniz derin sorumluluk bilincidir. Böylece onları sizin yararınıza âmâde kıldık ki, size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ın yüceliğini lâyıkıyla takdir edesiniz; ve ( sen Ey Peygamber,) iyileri ( O'nun rızasına ermekle) müjdele!" ( Hacc sûresi, âyet 37)
Kurbanla ilgili bu seneki gurbetten yazacağım son yazımdır. Tatil süresince, şahsi işlerim sebebiyle, yazılarıma tatil süresince ara vermeyi düşünüyorum.. Yüce Rabbim!.. Hayırlı tatiller nasibi müyesser eylesin!..
Kurban ibadetinin sebebi hikmeti, " eşyanın insanın emrine âmâde kılınmasıdır." demeye gelen teshîr, sırrında yatmaktadır. Bu sırrı önceki ayette beyan edildiği gibidir. Teshîr, insanın yaratılmışlar alemindeki şerefini gösterir. Allah'ın insanın emrine vermiş olduğu her şeyin üzerinde dolayısıyla " İnsani hizmete mahsustur." yazılı olmasıdır.
Aziz Kur'an'a göre yıldızlar, nehirler, güneş ve ay, gece ve gündüz, yer ve gökteki her şey , denizler, kuşlar, bulutlar insanın emrine musahhar kılınmıştır.
Keseceğimiz kurbanlık hayvanlarda öyledir. Kurban kesmek, yüce Allah'ın koyduğu ve insana verilen hayvanlara saygı göstermektir. Zira insanlığın dünü ve bu günü ve bundan sonraki yaşamıda varlığa gösterilen ve verilen kıymete bağlıdır.
Çünkü insanlığın dünü ve bu günü , varlık hiyerarşisinin bozulmasına, sapıtmasına sebep olmaktadır. İnsanın emrine verilen başta öküz ( apis) ve inek ( hotor) olmak üzere emrine verilen her şeyi tanrılaştırır, sokaklarda ineklerin sere serpe yatmalarına, onu görünce " Aman Tanrım" denmesiyle Hindistan sokakları sığır tanrılarla dop dolu olduğu gibi olur.
Veya yüce Allah'ın vermiş olduğu nizam bozulunca ne olur? İspanya'da, insanların çılgınca eğlenmeleri, koşmaları, veya boğaların ayaklarının altında kalarak ölmeleri için yapılan çılgınca davranışlar, bizlere İslam'ın ne güzel bir din, yüce Allah'ın ne güzel emrinin olduğunu, yaşandığını göstermektedir. Dolayısıyla;
" Kurban, kelime anlamı yaklaşmak demek olan " Karibe" fiilinin mastarıdır. Bu ifade İslam ıstılahında Allah'a yaklaşmak maksadıyla boğazlanan hayvanlara verilmiş bir isimdir. Daha özel ifadesiyle, zilhicce ayının onuncu gününden itibaren bayramın ilk üç gününde Kurban kesmeye durumu elverişli, mukim müslümanların Allah'ın rızasını umarak deve, sığır ve davar cinsinden kestiği hayvanlara kurban ismi verilmiştir. Bu günlere de Kurban Bayramı günleri denilmiştir.
Kurbanın tarihçesinin insanlık kadar eskiye dayandığını görüüyoruz.
" Ey Muhammed! ( onlara Adem'in iki oğlunun durumunu anlat. İkisi birer kurban sunmuşlardı. Birinin ki kabul edilmiş diğerinin ki kabul edilmemişti. ( Kurbanı kabul erdilmeyen) "Andolsun seni öldüreceğim " demiş. ( Kardeşi de)" Allah yalnız kendisine saygılı olanlarınkini kabul eder" cevabını vermişti. " ( 5/27)
Hak-batıl bütün inanç sistemlerinde yüceliğine inanılan varlığa kurban kesme olayı tarih boyunca hep devam edegelmiiştir. İnsanlar sınandıkları varlığın sevgisini kazanmak ve gazabından korunmak için onun adına kurbanlar sunmuşlardır. Bu inanç ve davranış biçimi insanlığın yabancı olduğu bir konu olmamakla beraber, Hz. İbrahim (as) ile daha bir önem kazanmıştır. Oğlu ile denendikten sora ( 37/102-109) " Doğrusu bu açık bir deneme idi. Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik." ( 37/107-108)
Ayrıca İbrahim (as)'dan beri Kabe ve etrafında icra edilen hanif dininde İsmail (as)'la devam eden hacc ve kurban olayı Mekke ve çevresinin hep görüp icra ettiği bir olaydı. Ancak zaman içinde hedefler saptırılmış, Allah bilinmesine rüğmen kurbanlar putları adına kesilerek kanları Kabe'nin duvarına sürülmeye başlanmıştır. İslam'ın ilk günlerinde gelen Kevser suresinde bu olaya işaret eden bir ifadenin yer aldığını görüyoruz. " ( Ey Muhammed!) biz sana Kevser'i verdik, o halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Senin şanın yücedir. Sonu kesik olan sana ebter diyenin kendisidir." ( 108/1-3)
Onun içindir ki, Hanefi mezhebine göre kur.ban kesmek vacip iken, Şafii mezhebinde sünnet bir ibadettir. Çünkü, ülkemizde genel görüş bu iki mezhep etrafında yoğunlaşmaktadır. Hal böyle iken, ister vacib olsun, isterse sünnet ibadeti olsun. Müslümanların bu emre ittiba etmesi, yoğunlaşması bihakkın yerine yerine getirilmesi lazımdır.
Ancak, burada bir mazereti bildiren ifadelere yer vermek istiyorumu. Malumdur ki, ülkemizde 11 vilayetimiz deprem felaketi ile yüz yüze gelmiş. evler yıkılmış, elli bin üzerinde canın kara toprağın bağrına serilmiş oldu.
Böylesi bir acı manzara ortada iken, kurban kesecek Müslüman milletimizin bu sene kurbanlarını sair ülkelere göndermeleri bana göre doğru bir davranış değildir. Çünkü, kendi yakınlarımız aç bi ilaç iken yardımlarımızı,. kurbanlarımızı Afrika ve benzeri yerlere göndermemiz, oralarda meçhul bir şekilde kesildiğini düşünmemiz doğru değildir.
Haydi diyelim ki, Diyanet İşleri, kurban kesme vesair yardımların ulaştırılması bir heyet tarafından icra ediilmektedir. Ya belirsiz isimsiz, kim oldukları na-malum zevatın " kurban bedellerini bize gönderin" vaveylası ne ile izah edilebilir? Bendeniz bu işi mantıklı ve akıllı olarak bulmuyorum.
" Peygamberimiz, Hicret'ten sonra Medine 'de cahiliye'den kalma bayram olarak kutlanan " Mihrican ve Nevruz bayramalarını" kaldırarak yerine İslamı olan bu iki bayramı ( Ramazan ve Kurban bayramlarını) Allah'ın bir lütfu olarak sunmuştur.
Ancak kurban bayramını kutlarken Hz. Muhammed ( as)'ın kurban kesip kesmediğine baktığımızda şu rivayetleri görüyoruuz:
Bera İbn-i Azid (ra)'dan: " Rasulullah (as)'dan kurban bayramı hutbesini söylerken işittim: Bu günümüzde bizim için ilk yapılacak evvel namaz kılmaktır. Ondan sonra evlerimize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim böyle yaparsa, sünnetimize uygun iş yapmış olur. " ( Tecrid c.35, 162)
Yine aynı şahıştan bir başka hadis de şöyle: " Rasulullah (as) bize kurban bayramı günü hutbesinde şöyle buyurdu: Her kim bizim bu namazımızı kılıp ondan soonra keseceğimiz kurbanı keserse, kurban sünnetimize uyguun iş yapmış olur. Her kim de namazdan önce kurban keserse kurban ecrini alamaz. " ( Tec. c.3.s. 164)
" Kim kurban kesmeye mali kudreti müsait olur da kurban kesmezse o kimse sakın bizim musallamıza yaklaşmasın. " İbn-i Mace'nin Ebu Hureyre'den naklen aldığı bu hadis aynı zamanda Ebu Hanife ve mezhebinde vücub delili gösterilerek kurban ibadetiinin vacip olduğu kanaatine varılmıştır." ( Tecrid, c. 12, s. 33) ( a.g.e. say. 492)
Netice olarak;
Ümid ederiz ki, her varlıklı aile kadın olsun, erkek olsun ayrı ayrı kurbanlarını keserek, " bu sene ben, öbür sene sen" yanlışına düşmezler.
Diğer taraftan, yukarı satırlarda da izah edildiği gibi, 2023 Kurban bayramında kurbanlarımızı yoksul, fakir, deprem zede insanlara ulaştırmaya çalışalım. Ne yazık ki, bir kısım yerlerde, zengin iken fakir olmuş, vatanını terkederek Batıya göç etmiş, Tekirdağ'a göç etmiş insanların uğradığı zulüm gibi bir yanlışı Kurban bayramında icra etmeyelim.
Çünkü, millet olarak, vatan olarak fay hatlarının üzerinde yaşamaktayız. Bu gün, on bir İl'imizin başına gelen felaket, tabii afet, Allah korusun onların da başına gelmeyeceği ne malum?
Bir hatıra olsun!.. Deprem öncesi kira sebebiyle kavgalı olan insanlar, depremden sonra yemek kuyruğunda yüz yüze gelmişlerdir.
Rabbimiz!.. Bu aziz milletin kurbanını makbul, hayır ve hasenatlarını kabul eylesin!.. Her türlü beladan musibetten uzak eylesin!.. Bayramınız mübarek olsun. Afşin'da bir olmak üzere.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın