Mağrur olan, MAĞDUR OLUR…
Hepinizin bildiği gibi, atasözlerimiz genellikle derin manalar barındırırlar.
Bu itibarla yazı başlığı olan atasözümüzü derinlemesine incelemeye çalışalım bakalım, hangi derin mânâlara ulaşacağız…
Mağrur olan (gururlanan, kibirlenen, böbürlenen), MAĞDUR olur (zor ve muhtaç durumlarda kalır, zarara ve kayıplara uğrar).
Daha iyi anlaşılması için Mefhûm-u Muhâlifine (tam zıt anlamına) bakalım:
Mütevâzı olan, yani tevazu sahibi ve alçak gönüllü olan; diğer insanlara saygı duyar, herkesten de saygı görür, hür olur ve herkesle iyi geçinir, dostları, yardımcıları ve sevenleri çok olur.
Tevâzu; küçüğün haddini bilmesi ve küçük görünmesi değil; büyüğün kendisini küçük ve kusurlu görmesidir. Ayrıca, tevâzu da VASAT (orta hâl) olmalı, aşırıya girmek de riyâ ve kibir olabiliyor. (“Ne mütevâzı adam” dedirtmeye çalışmak, gibi.)
Bu kısa değerlendirmeden sonra, gelelim yazı başlığımıza:
Hani Hz. Ömer, Halife ve Devlet reisi makamlarından dolayı, gurura kapılmaması ve adaletten şaşmaması için, her gün kendisine “Ölüm var, yâ Ömer!” dedirten bir görevli tayin etmişti yâ.
İşte bunun gibi ve aynı maksatla; 19. Yüzyılın başlarında da fener alayları düzenlenip, tam Padişah geçerken, saray ağaları hep bir ağızdan “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var” diye seslenip, Padişahı ikaz ederlermiş.
Bu ikazlar da uzun yıllar devam ettirilmiştir.
İşte bu iki olay da bizlere, Mağdur olmamak için; MAĞRUR olmayı önleyen TEVÂZU örnekleri olarak uygulandığını gösteriyor.
SORU: Peki bu konuda Yüce Allah ne buyuruyor?
İşte CEVAPLAR:
Rahman'ın HAS(en iyi, saf, hakiki) kulları, o kimselerdir ki onlar yerde TEVÂZU ile yürürler. …(Furkan S., 63. Âyet.)
“İşte âhiret yurdu! (Cennet hayatı) Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyenlere (mütevazı olanlara) ve bozgunculuk yapmayanlara nasip ederiz. Sonunda kazançlı çıkanlar, fenalıktan sakınanlardır.”(Kasas S., 83. Â.)
“Kibirlenip de insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah; kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri aslâ sevmez.” (Lokmân S., 18. Â.)
Gurur ve kibrin tarihinde ise İblis’ten başlayarak; Nemrutlar, Firavunlar, Kârunlar ve Ebû Cehiller gibi, nice ahmakların âleme ibret olan acı âkıbetleri ortadadır.
Yüce Rabbim bizleri gurur ve kibirden koruyarak, mütevâzı kullarından eylesin, âmin.
Kibir ve tevâzu ile ilgili güzel sözlerle, konumuzu taçlandıralım:
Kibirleneni Allah alçaltır, tevâzu sahibini yükseltir. Hz. Muhammed SAV.
Kalpteki kibire göre, akılda noksanlık olur. Kibir, insanı yalnızlığa mahkûm eder. Hz. Ali.
Kibir, alçakların ahlâkındandır. İmam Şâfî.
Kibir ve gururlulukla haddini aşanı, cenab-ı hak yerden yere çarpar. Hz. Ömer.
Kibir, bele bağlanmış bir taş gibidir.Onunla ne yüzülür ne de uçulur. Hacı Bayram Velî.
İnsan tevazu ile yükselir. Hz. Ali.
Kendini büyük gören küçüktür. Kendini küçük gören büyüktür. Hz. İsa.
En değerli kişiler, alçakgönüllü olanlardır. Albert Einstein.
İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalıdır. Çiçero.
Böbürlenme insanoğlu, ha sen ha yaprak.
Gelişin bir damla su, gidişin bir avuç toprak. Yunus Emre.
Uyan artık insanoğlu, sen başıboş değilsin!
O KİBİRLİ dik başın, SECDELERDE eğilsin!.. (C.N.oğlu.)
Hepinize en derin saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum…
Facebook Yorum
Yorum Yazın