Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MAZLUM BAŞBAKAN ADNAN MENDERES !..

     Yirmi Yedi Mayıs günleri, benim için talihsiz, acı dolu, kötü hatıraların menbaı gibi hoş olmayan, içimi ürperten bir günlerdir. Neden ve niçin?

     Çünkü, 27 Mayıs 1960, Türk tarihinin en kara günüdür. O tarihlerde on yaşında falan olmama rağmen, köyümde yaşamış olduğum halde, havanın sisli, puslu oluşu, cızırtılı radyo haberlerinden dinlediğimize göre, o gün mazlum ve şehid Başbakana karşı bir hiç uğruna ihtilal yapılmış, derdest edilerek Yassıada mahkumhanesine atılmıştır. 

      Mazlum Başbakanın suçu ne idi?.. 

       İnsan sormadan edemiyor: Bankaları mı batırmıştı, ülkesini Sovyet Rusya'ya peşkeş mi çekmişti, yoksa Mao'nun Çini'ine mi satmıştı veya peyk halinemi getirmişti?

     Yurt içerisinde, millet arasında ayrımcılık, mezhepçilik, sağ sol, Alevi-Sünni ve benzeri ayırımlar mı yapmıştı ki ihtilal yapıldı, neticede dar ağacına yollanmış oldu?.. 

      Ne yazık ki, Türk tarihi veya İslam tarihi böylesi kara günlerle, zulüm içeren anılarla dopdoludur.  Dolayısıyla, en çok dikkatimi çeken, belirgin, unutulmayacak bir " Harre olayı" yaşanmıştır ki, Emevi despotları; Medine'li on bin kadının ırzına zoraki tecavüz ederek, binlerce nesebsiz çocuğun dünyaya gelmelerine sebep olmuştur. 

      Ayrıca, Hz. Hüseyin (ra) hunharca, acımasızca ahfadı 70 kişi ile beraber şehidi-şüheda edilmelerini kim, kimler unutabilir? Bilindiği gibi, o tarihlerden sonra, Irak topraklarında kan ve göz yaşı dinmemiş, o gündür, bu gündür selsebil akmaya devam etmektedir!.. 

     Büyük müçtehid, büyük imam Ebu Hanife'nin yine bir hiç uğruna, haksızlığa tahammülsüzlüğü sebebiyle, şerre, belaya, haksızlığa, rüşvete, Emeviyyeciliğe prim vermediği için şehid edilmesidir!.. 

     Ve Adnan menderes!.. 

     Ülkemizde yaşanan çirkin bir politik kavga sebebiyle, mazlum Başbakan Adnan Menderes ailesi mahvı perişan edilmiştir. Yüksel Menderes mi dersiniz? Aydın Menderes mi diye hatırlarsınız? hasılı hangisini düşünürseniz düşünün, hepsi kara talihin, çirkin, nefret edilecek politik düellonun bir hiç uğruna kurbanı olmuşlardır. 

      Sanırım, 1994 yılı falandı. Bendeniz Hollanda ülkesinde din görevlisiydim. Aylık mutad bir toplantı sebebiyle, Lahey Diyanet Vakfı salonundaydım.

      Daima rahmetle anmış olduğum Müşavir Hamdi Mert hoca, ilk söze, şöyle başlamış : " Arkadaşlar!.. Bir misafirimiz vardır. merhum, mazlum ve şehid Başbakan Menderes'in oğlu, Aydın Menderes!"..

     Bu duyuru karşısında heyecanlanmıştım. Az sonra, hanımı tarafından kullanılan sakat arabası ile içeri girmişti. . Yüz küsur din hocası, saygıdan dolayı hep birlikte ayağa kalkmııştık.

     Ama, gelin görün ki, benim gibi biraz uzak ve yakın tarihe meraklı olan arkadaşlarıma baktım, sezsiz sezsiz,  hüzün, üzüntü içerisinde , göz yaşı döküyorlardı.  Yarım saat  bir konuşma sonunda Aydın Menderes salondan ayrılır iken, ben, 1961 yılında idama götürülen mazlum Başbakan Adnan Menderes'i düşünüyordum. 

      Evet, maalesef, Türk tarihinde böylesi kâbuslar, nefretamiz vak'alar az değildir. Dolayısıyla, bir hiç uğruna şehid edilen diğer iki arkadaşı ile birlikte Hakka yürümüş olan mazlum Başbakan Adnan Menderes'i bu millet kat'iyyen unutmayacaktır!.. 

      Bu sebeple, böylesi uğursuz bir tarihi diri tutmamıza sebep olan mevcut Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli beyi alkışlıyor, başarılarının devamını diliyorum. 

      Sonuç yerine,

     1960 ihtilaline adı karışmış olan merhum Türkeş Başbuğ'un, sola, solculuğa ve çirkin politik düşünceli ihtilalcilere karşı vermiş olduğu hak mücadelesini unutmamak gerekir. 

     14'ler adıyla meşhur olmuş subaylar mücadele etmemiş olsaydı, belki ülkemiz bu gün farklı yerlerde, baykuşların, solun, solculuğun cirit atmış olduğu bir ülke, vatan haline gelmiş olacaktı.

      Heyhat ki, bu gün olduğu gibi, siyasi yelpaze adı altında askerimize kurşan sıkanlar alkışlandığı gibi, kurşun sıkanlara destek verildiği gibi, o günde merhum Türkeş bey, hakkıyla mücadele etmemiş bulunsaydı, bu aziz millet, yıllarca sürecek Sovyet marşı, Mao türküleri dineleyecekti. 

     Rabbimiz!.. Bu ülke topraklarında ezanımızı dindirtmesin, mabedlerimize uzanan çirkin, mülevves el ve kolları kırsın!.. O mel'unlara hiç bir zaman fırsat vermesin!.. Amin!.. 

     Son söz olarak, merhum, mazlum, şehid Başbakan Menderes ve arkadaşlarını rahmetle, dua ile anar, mekan ve makamlarının cennet olmasını niyaz ederim.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın