Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MEHDİ DİYE BİRİSİ YOKTUR, GELMEYECEKTİR

     " Allah'ın ibadethanelerinde O'na ibadet edilmesini engelleyen ve onu tahrip etmeye çalışandan daha zalim biri olabilir mi? Bu tür kimselerin oraya sadece Allah korkusuyla girmeleri gerekirdi. Onlara dünyada zillet, âhirette ise korkunç bir mahrumiyet vardır." ( Bakara sûresi, âyet 114) 

     Ayeti kerimenin yorumu şöyledir: 

     " İstisnasız tüm tek tanrılı sistemlerin mabetlerini içine alır. İçerisinde Allah'a ibadet edilen her ibadethane Allah'a izafe edilir. Bu ayetler medeni olsa da , atıf yaptığı şey Mekke müşriklerinin Müslümanları Mescid-i haram'a girmekten alıkoymaları ve orada ibadete engel olmalarıdır.

     Zira Medine'de bir engelleme söz konusu değildir. Bu durumda " tahrip etmeye çalışma"nın anlamı sadece fiziki olana indirgenemez. İçerisinde ibadet edilmeyen bir mabed manen tahrip olmuş demektir. 

      Zillet'in tefsirinde kimi müfessirler Süddi'den ilginç bir nakilde bulunurlar. Buradaki zillet, Mehdi'nin çıkıp Konstantinopolis'in ( İstanbul) Müslümanların eline geçmesidir. ( Taberi ve Zemahşeri). 

     Bu yorumun kendisinden nakledildiği Süddi'nin Hz. Peygamber'in vefatından sonraki ilk yüzyılda yaşadığını hatırlamak gerek. Rivayetin Mehdi ile ilgili kısmı ayrıca İkrime'den de nakledilir." ( K. Meali. M. İslamoğlu, sayfa 44) 

     Maşallah!.. Son zamanlarda en çok Mehdi bezirganlığı,  merasimi, resmi geçidi yapılan ülke Türkiye'dir!.. Eskiden dünyanın bazı yerlerinde tek tük isimleri duyulur iken, birileri " ben Mehdi"yim diye ortalara fırlar iken, günümüzde, verimli, üretken, menfaat sağlayıcı, bol kazançlı bir söylem ve isim olması bakımından her köşede bir " Mehdi" zuhur etmiştir!..

     Ülkemiz de, en çok İstanbul sokaklarında " Mehdi" sürüleri kol gezmektedir. İstanbul'un, hangi sokağına, caddesine, köşesine, bölgesine sapmış olsanız, orada bir Mehdi hasretleri" boy göstermekte, bangır bangır bağırarak " Ben Mehdiyim, sizi ben kuracağım" diye vaveyla koparmaktadır. 

     Bilhassa, 15 Temmuz soytarısı, bunu zaman zaman dillendiriyor, " Ben Mehdi"yim diyordu da, bizler, " bu hayal görüyor" diye kulak asmıyor, değer vermiyorduk!.. Çünkü;

     Bu soytarı, 1970'ler de meşhur olmaya, isim yapmaya başladığında, ne kaçmış olduğu, sürgün edildiği bölgeden bahsediyor, nede sıradan, okumamış, tahsil yapmamış sıradan bir ümmi insan olduğundan anlatıyordu.  

     Erzurum'a gelerek yerleştikten sonra, her şey orada olup bitmiştir. Adının önüne " Seyyid" kelimesini eklemiş, ilimde " Vehbi"likten dem vurmuş, vatansever,  Erzurum insanını kandırdığı gibi, bu defada genelde Türkiye'yi kandırmak, oyalamak için " Mehdi"yim pozisyonuna bürünmüştür. 

     Hakikaten, İstanbul'da, Mehdiler cirit atmaktadır. Kimi göklerde kulaç atmakta, kimileri dünyayı kurtarma aktörlüğüne soyunmuş, kimisi ülkeler fethinde, kimileri keramet artistliği yaparak,   kimileri ( Kedicik) lerle oyalanarak; Kur'anî mucizeleri bile geride bıraktığından dem vurmuştur. 

      Gerçekten çok tuhaftır!.. Peygamberlik makamı Resulullah 'sav)'le hitame ermiş iken, ümmete; Kur'an ve Ehl-i beyt emanet edilmiş iken, böylesi düşüncelere, "geldi ha".." Gelecek ha" istismarına gerek var mıdır?

     Çünkü; İran milletinde 12 imam istismarı var iken, 12 nci  imam gayp halinde iken, bizim simsarlarda boş duracak değildirler ya!.. Böyle bir iddia, hayal, halüsinasyon,millet arasında rağbet gördüğüne binaen, Feto olsun, İstanbul " Mehdi"leri olsun sahneyi boş bırakmamış, halende her an, her dem " Mehdi" üretimi el an devam etmektedir. 

     Bu millet, aziz Kur'an'ı okumadığı, anlamadığı ve emirlerini yaşamadığı sürece, ağabey, üstad, veli, evliya, kutup kutbul Aktap, gavs, Mehdi,Kedicik,  Mesih figürlerinden geçilmeyecektir!.. 

     Bu tür eylemler, düşünceler; bol kazançlı, üretimi çok olan alanlardır. Hangi gruba giderseniz gidiniz, bu yoldan zengin olmuş, altlarında Mercedes markalı Jeep'lerle ortalarda fink atmaktadırlar. 

       Kardeşim, Müftülük görevlisi iken, evi bir pansiyona yakın olması sebebiyle, oğlunu; Kur'an öğrensin diye bir pansiyona göndermiş olur. Akabinde, daha ikinci günde birde bakar ki, oğlunun sırtında çuval, biçer döğerin arkasında koşuşturmakta, arpa, buğday dilenciliği yaptırılmaktadır.  Hemen oğlunu oradan kurtarıp alır ama, bu gafletine ne demeliyiz?

     Adıyaman'a gitmekte olan bir hayli vatandaş, orada bir kâse çorba içerek, cennete gittiğini, " Mehdi"nin elini öperek, rüyasında göklerde uçtuğundan dem vurmaktadır. Ama, gittiği dergahtan, iyi bir tiryaki olarak sılaya dönmekte,. uzuncacık bırakmış olduğu sakalının arasından dumanlar tütmektedir. 

     Netice olarak;

     "Mehdi" diye birisi yoktur, gelmeyecektir ve ümmetin kandırılmasına gerek de yoktur. Çünkü, elimizde Kur'an gibi bir mucize, son kitap, her şeyi beyan eden bir mucizil kelam bulunur iken, onun tefsiri mahiyetinde Nebevi hadisler bulunur iken, ümmetin; " Mehdi" telaşına, aramasına gereksinim bulunmamaktadır. 

     Varsın, Hristiyan ülkeleri İsa-Mesih'in tekrar tanrı olarak geleceğini beklesinler, İran milleti 12 nci gayp imamın zuhurunu gözlesinler, ama, bizler böylesi uydurma, halüsinasyon düşüncelere kanmayacağız, bize tevdi edilen Kur'an emanetinin emirlerini hayatımıza yansıtarak yaşayacağız!..

     Yahudilik te de öyledir!.. Onlarda, varsın bu tür hayale dayalı düşüncelerle, insanların diri diri kemiklerini kırsınlar, Filistin'li garibanı evlerinden, yurtlarından etsinler, " Arz-ı Mev'ud" hayali ile yaşasınlar!.. 

     Ülke Müslümanları olarak, çok çok okumalı, ama, Kur'anî bilgileri içeren eserleri okumalıyz!.  Öylesi, " Seadeti Ebediyye", türü eserleri okuyup da, beynimizi, düşüncemizi birilerine kiraya vermemeliyiz!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın