Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

MİRAÇ  GECESİ !


 " ELLERİNİ AÇTIKLARINDA ALLAH İLE ARALARINDA PERDE OLMAYANLAR"  VEYA  MİRAÇ  GECESİ !..


     " Artık, âyetlerime inanan kimseler iseniz üzerine Allah'ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin. Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir? 

     Gerçekten bir çokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden ( halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir. Günahın açığını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığında cezalandırılacaklardır. 

     Üzerine Allah adı anılmayan ( hayvan) lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah'a ortak koşmuş olursunuz." ( En'âm sûresi, âyeetler 118-121)

     Konu veya yazı başlığımız müthiş değil midir? " Ellerini açtıklarında Allah ile aralarında perde olmayanlar veya miraç gecesi".. 

     Ben, her yıl camii kürsülerinde, Tv. ekranlarında anlatılan, miracı bahane, vesile edinerek, Hz. Musa, Hz. Muhammed (sav) aralarında geçen hurafe yüklü kıssalara değinmeyeceğim. 

      Veya, miraçta verilen üç hediyeden hiç söz etmeyeceğim. Çünkü, miraçta; Resulullah (sav)'e verilen üç hediyenin tarihçesi, tamamen zıddıyet arzetmekte, birbirlerine uymamakta, çelişkiler yumağı haline dönüşmüş durumdadır. 

     Bir kere namaz hediyesi, Müslümanların Mekke hayatlarında da var idi, Medine döneminde de!.. Bakara sûresi'nin son iki ayeti de öyledir. Anlatılan, gündemde tutulmaya çalışılan miraç hadisesi, Mekkede vuku bulmuş iken, " Amener-Resûlü" diye adlandırılan Bakara sûresinin son iki ayeti Medine'de nazil olmuştur. Onun içindir ki;

     Gerek Mescid-i Aksa, gerekse Beyt-i Makdis isimlerini iyice irdeleyip, Resulullah (sav)'ın hangi mescide gittiğini Müslümanlara dobra dobra anlatmalı, bilgilendirmeliyiz. 

     Hz. Peygamber (sav) üç defa: " Burnu yerde sürünsün!"  demiş. " Kimin Ya Resulallah?" diye sormuşlar. " İhtiyar ana babasından biri, yahut her ikisi yanında bulunduğu halde onların rızâsını kazanarak cennete girmeyenin!" demiştir. 

     Bir hadiste de: " Allah'ın rızâsı, ana babanın rızâsında, Allah'ın gazabı da, ana-babanın kızmasındadır."  buyurulmuştur. Abdullah İbn Mse'ûd diyor ki:  " Allah'ın elçisine ;
     
     Hangi amel Allah'a daha sevimlidir? dedim. - Vaktinde namaz kılmak, dedi. - Sonra hangisi? dedim. - Anne babaya iyilik etmek, dedi. - Sonra hangisi, dedim. - Allah yolunda cihad, dedi." ( Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâ'î, Dârimî, İbn Hanbel...) 

      Dolayısıyla, bu gün izah edilmesi, anlatılması gereken konu, insanlığın hayatını tehdit etmekte  olan " Coronavirüs"  olmalıdır.  Bir insan hayatını kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmak gibi düşüncesinden, var sayımından hareket edilmelidir.

     Kirlenen dünya, virüsün bulaşma, sebep olma etkenleri, helal gıda, helal yiyecekler, haram yiyecekler, temizlik ameliyesi, kadın-erkek ilişkileri, helal olanı, haram olanı gündemi meşgul etmelidir. 

     Yani, 21 nci çağın Müslümanları; miraç ve sair kandil gecelerini, güne taşımalı, madem ki, millet hayatında bu tür geceler kutlanmakta, kurtuluşu da yoktur. O halde, bu geceleri, hayra hizmet anlayışına dönüştürmeli, hikayeden, efsaneden , mitolojik hallerden kurtarmalıdır. 

     Sonuç yerine;

     Günümüz mü'minleri, ellerini açtıklarında Allah ile aralarında perde olmayanlardır. Yani duaları makbul, niyazları kabul olmuş olmalıdır. 

    Çünkü, şu günlerde, böylesi gecelerde, mevlid dinlemekten ziyade, bol bol Kur'an okumalı, anlamalı ve emirlerini hayatımıza hakim kılmalıyız. Zaten, aziz Kur'an, bunun için vahyedilmiş, insanları her türlü ahlaksızlıktan, haramdan, bilinen veya bilinmeyen münkerattan kurtarmak içindir. 

     Şu gerçeği hiç bir zaman unutmamalıyız. Bakınız, insanlık, her alanda, her bakımdan ileri safhalara ulaşmasına binaen, yine de ,  sanki elleri tutulmuş, dilleri lâl olmuş, en basit bir bakteri olan " Coronavirüs"ü  yenememektedir. 

      Geriye bir çare kalmaktadır: İmana sarılmak, Resul'ün göstermiş olduğu nezih yolu takip etmek, Mü'mince  ve Müslümanca yaşamaktan başka bir çare, çözüm gözükmemektedir. 

      Batı dünyası, ABD'si, Kapitalist ülkeleri, sosyalist ülkeler " el aman" demektedir. Bu çaresiz ve çözümsüz görünen hastalığa karşı, aşı bulmak için yoğun şekilde  çalışılmaktadır. 

     Keşke!.. İslam'ın temizlik anlayışını bir anlamış, bir araştırmış olsalardı!.. Görmüş olurduk ki, insanlık hayra koşmaktadır, hayatta aranılan, arzu edilen gayeye doğru ulaşılmaktadır. . Rabbim!.. O anları, o günleri lütfetsin!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın