Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Mü'min Aynı Anda Hem Allah', Hem de Başkalarına Kulluk Edemez

 " Rahmân'ın has kulları olan kimseler, yeryüzünde vakarlı bir tevazu ile yürürler ve cahillerle muhatap olduklarında " Selam!" der geçerler." ( Furkan sûresi, âyet 63) 

     Ayeti kerime de buyuruluduğu gibi, ideal mü'minin özelliklerini , güzelliklerini beyan eden  zikredilen ayet üzerinde enine boyuna düşünülmesi, tefekkür edilmesi lazımdır. 

     Çünkü, ideal mü'min ya güneş gibi etrafına ışık ve hayat kaynağı olur, ya da ay gibi bir kaynaktan ışık yansıtır. Güneş gündüzün kaynağı, ay gecenin ışığı ve rehberidir. 

     Hz. Davud ve Hz. Süleyman gibi insanlığın gündüzünde gelmeyip de Hz. Zekeriyya ve Hz. Yahyâ insanlığın gecesinde gelenler zamanı mazeret olarak sunamazlar. Eğer Allah'lı ve anlamlıysa , sultan olmakla kurban olmak arasında fark olmamalıdır. 

     Onun içindir ki, dün ve bu gündür, bulunduğumuz ortamda nice nice dahiler gelerek ışık saçtıkları gibi, insanlığa hizmet ettikileri gibi, nice nice de gafil, gücüne güvenen, saltanatının, kuvvetinin esiri olarak gelmiş, insanları ezerek tepeden bakmış insanlar bulunmaktadır. 

      Şu muhteşem hadisi şerif, İnşaallah! konumuza ışık olacaktır: " İçerisinde Kur'an'dan bir şeyler bulunmayan kişi, harap olmuş bir ev gibidir!".

      Hakikaten, düne ve günümüze ışık olmuş bir hadisi şerif!.. Harap olmuş bir ev... Harap olmuş bir kişilik... Harap olmuş bir dünya!.. 

       Kur'an'ın insan hayatına, vatan hayatına hakim olmadığı bir yeryüzü harap olmuş, zifiri karanlıklarla boğuşmakta olan bir dünyadır.  Onun içindir ki, yüce Rabbimiz:
"
     " Mü'minlere de ki: " Eğer duanız olmasaydı Rabbim size niçin değer verecekti ki?"  Kafirlere de ki: " Sonuçta siz de yalanlamış bulunuyorsunuz, bundan böyle inkarınız sizin yakanızı asla bırakmayacak!" ( Furkân sûresi, âyet 77) 

     Onun içindir ki, İslam; Allah'a teslim olmanın sonucu neş'et eden huzur ve esenlik dolu bir dünyanın adıdır. Bu esenlik durumu insanın kalbinden doğar ve dalga dalga bütün bedene  ve aleme yayılır. 

        İşte bundan ötürüdür ki, mü'min, aklını ve kalbini Allah'dan başka hiç bir şeye ve hiç bir kimseye kaptırmamalıdır. Aklın ve kalbin kayması, bir o yana, bir bu yana seğirtmesi, büyük bir hastalık halidir. Bu hastalık tedavi edilmeden insanın güzelleşmesi asla mümkün değildir. 

       Bu sebepledir ki, mümin, sadece ve sadece Allah'a kul olmalıdır ve teslimiyet ( İslam onun bütün varlığını kapsamalıdır. Bunun için kural şudur: Mü'min gücü ve kabiliyeti nisbetinde Allah'ın emir ve yasaklarına, tavsiyelerine riayet ederek yaşamalı ve hayatta karşılacağı şeylere rıza göstererek tevekkül etmelidir. 

     İnsan; şu yeryüzünün halifesi olması hasebiyle, yaratılış ve kulluk gayesini bilmeli ve ona göre mümince yaşamalıdır. Çünkü, halife olması nedeniyle, büyük bir yükümlülüğün altına girmiş, mes'uliyeti omuzlamış durumdadır. 

     İşte, o kimselerdir ki, yalan denilen illetten, mürailikten, riyadan, haksız eylemleden şiddetle kaçarak, sırat-ı müstekim üzere kulluk yapmalııdır. 

     " Kur'an'ı Kerim, Yüce Rabbimizin biz insanlara uzanan rahmet elidir. Gerek aklımızın sağlığı ve gerekse de kalbimizin sağlığı için, ilahi rahmetin fışkırıp yegâne kaynaktır. Bu kaynaktan sulanmayan insan, yanıp kavrulmakta olan insandır.

     Zehirli asitler ne kadar susuzluk gidere bilir ki? İnsan onlardan içtikçe ne vücut kimyası ne de ruh kimyası kalacaktır. Evet, o, sadece yanacaktır. İşte tamda bu nedenden ötürüdür ki şirk, " en büyük zulümdür/yıkımdır". 

     Bu gün, bunca insanın ellerini suya uzatıp da, o ellerin susuz olarak geri dönmesinin asıl sebebi sizce ne ola bilir ki? " ( Vuslat, M. Sezer, Haziran 2008, say. 32)

     Netice olarak;

      Müminler olarak, hiç bir zaman, kat'i surette şuna buna bel bükmeden, avuc açmadan, el öfelemeden yaşamalı, takva üzere yaşamaktan kat'iyyen fire vermemeliyiz. 

      Rehber edrneceğimiz, örnek alacağımız en büyük insan Rasulullah (sav) ve onun izinden giden sahabeyi kiram olmalıdır.

       Çünkü, onun izini adım adım takip eden sahabe-i kiram, günümüz dünyasında bile alkışlanmakta, bundan sonraki yaşam sürecinde de alkışlanmaya hak kazanmış nesil olacaklardır.

     Onların faziletleri, Rasulullah (av)'e ittibaları, sıkı sıkı bağlılıkları ve nurlu izini takip etmeleridir. Onun içindir ki, onlara " örnek nesil", " Işık insanlar" demek yerinde olacak olmalıdır. 

     Bakmayın sizler, günümüz dünyasında, bilhassa ülkemizde orada burada pinekleyen, kendilerini " üstün insan" olarak tanıtanlara!.. Böylesi tutumlar, şişirmeler sahabeyi kiramda bulunmuyordu. Onlar tabii yaşayıp; tabii olarak örnek olmuşlardır. 

      Dünya malına tamah etmemişler, hırslarına yenik düşmemişlerdir. Onlar, Kur'an'ın tarif etmiş olduğu üzere yaşamış, bizlere de numune-i imtisal nesil olmuşlardır..

     Rabbimiz!.. Bizleri, onların izinden ayırmasın!.. Selam ve dua ile...

      Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın