A.Raif ÖZTÜRK

A.Raif ÖZTÜRK

Mail: araifozturk@hotmail.com

Nikâhta Duâ Etmek, Yasak mı?

Şu memlekette bazen öyle trajıkomik olaylar yaşanıyor ki, akıl, iz’ân ve vicdanın anlamını yitirdiği net bir şekilde anlaşılıyor. Acı acı tebessümlük birkaç örnek verip, İzmir’deki nikâh dairesinde yaşanan bu trajıkomik, iğrenç ve menfur olaya gelelim.

1. “İçkimize ve kumarımıza sınırlama koyan şu hükümeeti, Allaha havale ediyoruz…” diyen vatandaş. (Yâhu, içki ve kumarı yasaklayan Allah değil mi ki, bu şikâyetinizi nasıl Allah’a hevele ediyorsunuz?)

2. Sokakta babasıyla yürüyen kız çocuğuna, ilâhi söylediği için sataşan ve Kemalist olduğunu söyleyen yaşlı kadın.

3. Umut Akdoğan adlı bir milletvekilinin, meclis kürsüsünden tüm Müslümanlara "1400 yıldır zalimlik ediyorsunuz”  hakareti. Daha da acısı, buna sadece bir hanım Milletvekili tepki gösterirken, %90’ı Müslüman olan diğer Milletvekillerinin, tepkisiz kalıp üç maymunu yaşamaları.

4. ”Cuma gününü tatil yaparsanız, Pazar günü kiliseye giden Hristiyanlar “ne oluyor”, derse ne halt edeceksiniz” diyerek, Müslümanları tehdit eden sözde gazeteci. (Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi.)

5. Kur’an kurslarındaki çocukların eğitimleriyle ilgili;“..bu Ortaçağ karanlığına izin vermeyeceğiz”diyen kişinin, Ülkemizin %90’ı Müslüman olduğu halde, büyük bir partinin başına geçmesi ve bu Partiye, maalesef Müslüman olanların da oy vermeleri.

Acı acı tebessümden sonra, şimdi gelelim o kerih, iğrenç ve menfur olaya:

Tarih 07.05.2024. 

Bu çirkin olay, İzmir’in Karşıyaka Belediyesine ait Zübeyde Hanım Nikâh Salonu'nda gerçekleşiyor. 

Nikâh memurunun beklendiği sırada, damadın babası şâhit sandalyesinde, önündeki mikrofonla misafirlerine kısaca ”hoş geldiniz” diyor. Ve nikahın çok kısa bir dua ile başlanmasını talep ediyor. Aile büyüklerinden şâhit sandalyesindeki ”hocam” dedikleri bir şahıs, “eûzü besmele” çekerek duâya başlıyor. 

Fakat nikâh memuresi kadın telâşla geliyor, aile büyüğünün elindeki mikrofonu çekerek alıyor ve hiddetle; “..hayır hayır, burada duâ edemezsiniz. Burası Resmi daire, duanızı gidin evinizde yapın!..” ..diyor.

Bu görüntüyü defalarca seyrettim. 

Memur kadının tavır ve hareketlerinden, zihininin altında beslediği İslam ve Müslüman düşmanlığını kustuğu görülüyor. Ayrıca bu tahammülsüzlüğün, aymazlığın, gericiliğin, 28 Şubatçılığın altında, gırtlağına kadar cehaletin de yattığı çok net görülüyor. 

Çünkü bu kişi, bütün nikâh memurlarının, nikâh cüzdanını çiftlere verirken, “Hayırlı uğurlu olsun” “mutluluklar dilerim” “Allah bir yastıkta kocatsın” ve benzeri cümlelerinin de GERÇEKTE DUÂ olduğunu bilmeyecek kadar da câhilmiş meğer. 

Veya İslam düşmanlığı, akıl, vicdan ve mantığını da ortadan kaldırmış.

Ayrıca bu kişinin kini ve nefreti, gözlerini öylesine kör etmiş ki, Resmi nikâh kıyma yetkisinin, Müftülüklere verilmiş olmasını da göremez olmuş. 

Hâlâ anlamıyor ki; devletin üzerindeki 28 şubat karanlığı, atrık aydınlanmış. 

Artık kamu, kurum ve kuruluşlarının temelleri, duâlarla, hatta Kur’ân-ı Kerimelerle  atılıyor. 

Milli gemi ve denizaltılarımız duâlarla suya indiriliyor.

Milli otomobillerimiz, tanklarımız, İHA, SİHA, Kaanlarımız, Helikopter ve uçaklarımız, hızlı tren ve metrolarımız, duâlarla ilk seferlerine çıkıyor. Tatbikatlar ve resmî açılışlar duâlarla gerçekleşiyor.

Bir başbakanın hanımının bile, ünlü bir sanatçıyı ziyarete gittiğinde, başörtülü olduğu gerekçesiyle hastaneye alınmadığı zulüm dönemleri, tarihin tozlu raflarına kaldırıldı artık. 

Acılı annelerin, şehit olan evlatlarının cenaze törenlerine alınmadığı, o  zulüm dolu seneler geride kalmış. Üniversite önlerinde, başörtüsü nedeniyle içeriye alınmayan evlatlarımızın, şimdiki evlatları, üniversiteye özgürce gider hale gelmiş, o zulümlerin yerini eşitlik, hürriyet ve gerçek Adalet almış. 

  • Bu kişi herhalde kendini, hâlâ o karanlık zulüm yıllarında zannediyor.

Sonsuz şükürler olsun ki, bu trajikomik fakat menfur ve aşağılık olay nedeniyle savcılarımız tarafından; “halkın bir kesimini aşağılama ve dinî değerlere hakaret” suçundan soruşturma başlatıldı. Adalet ve İçişleri Bakanlığı da olayla ilgili mülkiye müfettişi görevlendirdi. 

Bu olayın, millete doğru dürüst anlatılmaması halinde, benzer olayların yaşanabileceği endişesiyle, bu konuyu araştırarak siz bahtiyar dostlara takdim etmek istedim. 

Maksadım kişiler değil, o zihniyet ve menfur olaydır...

Yüce Allah bu zihniyete, bir daha asla fırsat vermesin.

Bizlere sadakat yaraşır, görsek de ikrâh. Doğruların yardımcısıdır, Hazreti Allah. Vesselâm...

Facebook Yorum

Yorum Yazın