Asuman Düzgün

Asuman Düzgün

Mail: 42asuman@gmail.com

Pandemi Dönemi ve Çocuklarda psikolojik Dayanıklılık

Pandemi Dönemi ve Çocuklarda psikolojik Dayanıklılık

Modern zaman insanı, yaşadığımız bu çağda savaşlara, göçlere açlık ve susuzluk çeken insan görüntülerine ve daha birçok olumsuz duruma şahit oldu. Hatta tarih sayfalarına baktığımız zaman nice salgın hastalıklarla mücadelesine tanık oluyoruz. Ve şimdilerde çağdaş insanın başı yine dertte. Bu defa ise dünya kıtalarını birleştiren, zengin fakir, gelişmiş gelişmemiş ayırt etmeksizin herkesi eşitleyen adına Covid-19 denilen bir virüs biz insanoğluna musallat oldu. Denilebilir ki bu günlerde insanlık tarihinin en büyük krizlerinden birini deneyimliyoruz. İnsanı sosyolojik ve psikolojik olarak değiştiren ve dönüştüren bu salgın bizlerin belleğine kolay kolay silinmeyecek hatıralardan bir yenisini daha ekledi.

İçinde yaşadığımız dünyayı bir gemiye benzetirsek, ansızın gelen bu virüs gemideki herkesi biraz tedirgin etti diyebiliriz. Çünkü insan kontrolü sağlayamadığı ve bildiği bütün kuralların işe yaramadığı anlarda fiziksel, duygusal ve davranışsal olarak zorlanır. Günlük rutinlerimizi değiştiren ve alışılagelen düzenimizi altüst eden bu pandemiden ruhsal olarak etkilenmek belki biraz da kaygılanmak gayet normal ve insanî bir durum. Hatta belli bir düzeydeki kaygı, bizlere önlem aldırıp koruması adına gerekli ve işlevsel de diyebiliriz. Fakat, bu salgın döneminde biz yetişkinler kaygı ve stresimizi ne kadar sağlıklı bir şekilde yönetebilirsek ancak o kadar çocuklarımıza doğru rol modeller olabiliriz. Zira küçük çocukların travmatik olaylara verdikleri tepkiler anne-baba ve bakım verenlerinin verdikleri tepkilere bağlıdır. Çocukların normal yaşantılarında devam ettikleri birçok aktivitelerinin şu günlerde askıya alınması, onları ruhsal olarak olumsuz etkileyebilir. Bu etkilenmede  çocukların verecekleri tepkiler ise; yaşlarına, gelişim dönemi özelliklerine, mizaçlarına, olumsuz olaylarla baş etme becerilerine ve ailelerinin tutum ve davranışlarına göre birbirinden farklılık gösterecektir. Özellikle 10 yaş altındaki çocukların gerçeklik algıları tam oturmadığından, bu çocuklar sürekli anne babalarını taklit edeceklerdir. Çünkü çocuklar dünyayı algılamak için biz yetişkinlerin gözlerinin içine bakarlar.

Evde kalmak ve çocuklarla sürekli birlikte olmak biz anne babalara ebeveynliği yeniden tanımlattıracaktır kuşkusuz. Belki önceliklerimizi, beklentilerimizi bu sürecin bize yüklediği sorumlulukları tekrar gözden geçireceğiz. Ama bizler biliyoruz ki insanın genlerinde her zaman yeniden ayağa kalkabilme ve yoluna devam edebilme becerisi gizlidir. Yine insan yeni ortama ve duruma çabuk uyum sağlayabilme kapasitesine sahiptir. Burada zihinsel esnekliği devreye sokarak, mevcut durumu tanımlayıp, 'şimdi ne yapabiliriz?' sorusuna odaklanmamız gerekir. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın belki bizim seçimimiz değil, ama bu süreci nasıl yaşayacağımız bizim tercihimizdir. Bu zor günleri sağlıklı bir şekilde atlatmak için çocuklarımızın fiziksel sağlıkları için aldığımız önlemlerin yanı sıra, ruhsal sağlıkları adına neler yapabilirize bir bakmak gerekir. Yada alacağımız hangi önlemlerle onların psikolojik iyilik hallerini ve dayanıklılıklarını artırabiliriz? sorusuna cevap arayalım.

Burada  öncelikli olarak yapılacak  şey çocuklarımızın yaşlarına uygun durumla ilgili bilgilendirilmeleri olacaktır. Özellikle çocukların konu ile ilgili olarak merak ettikleri soruları varsa, onlara cevap vererek başlayabiliriz. Unutulmaması gereken ise, çocuğa yaşının üzerinde bilgi vermek onu daha fazla tedirgin edecektir. Basit, anlaşılır ve net bir şekilde bilgilendirmenin yapılması önemli. Örneğin şu anda mücadele edilen hastalığın Covid-19 ismini taşıdığı ve doktorların bu virüsle ilgili bilgi edinmeye devam ettiklerini söyleyebiliriz. Yine bu hastalığa birçok kişinin yakalandığını ama çoğunun durumunun iyi olduğundan bahsedebiliriz. Genelde başka hastalıkların eşlik ettiği kişilerin yakalandığını ve çocukların nadiren hastalandıklarını, hastalandıklarında da daha hafif geçirdiklerini anlatabiliriz. Aynı zamanda hijyen ve sosyal mesafe kurallarına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizebiliriz.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise fiziksel hijyen kadar zihinsel hijyene önem verilmesi gerektiğidir. Onun için sürekli kaos haberlerinin verildiği, bununla ilgili görsellerin gösterildiği televizyon, sosyal medya ortamlarından kendimizi ve çocuklarımızı uzak tutmalıyız. Sürekli olumsuz haber bombardımanı altında bizlerin ve çocuklarımızın ruhsal dayanıklılığı zayıflayacaktır. İhtiyacımız olan bilgileri doğru ve güvenilir kaynaklardan günün belirli saatlerinde öğrenmemiz yeterli olacaktır.

Ayrıca çocuklarımızın bu salgın hastalık sürecine dair duygu ve düşüncelerini aktarmalarına yardımcı olmalıyız. Her çocuğun kendini ifade etme şekli birbirinden farklıdır. Kimisi konuşarak anlatır kendini, kimisi resimle, kimisi müzikle ve şiirle kimisinde ise beden dili devreye girer. Hangi şekilde olursa olsun duygularını dışarı akıtmaları ruh sağlıkları için faydalı olacaktır. Bu süreçte bazı çocuklarımızda yaşlarının gerisinde davranışlarla karşılaşabiliriz. Parmak emme, alt ıslatma gibi...Bu durumda sakin kalarak psikolojik destek alabileceğimiz bir uzmanla veya okul rehber öğretmenimizle iletişime geçebiliriz.

Bu süreçte ve daha sonrasında ortaya çıkabilecek olası olumsuz psikolojik etkileri en aza indirebilmek için yapmamız gereken bir diğer husus ise çocuklarımıza yeni şartlara uygun rutinler oluşturmamız. Rutin belirsizliğin ortadan kalkması ve güven hissi demektir. Aynı zamanda rutinler, alışkanlıkların gelişmesini kolaylaştırırlar. Zamanı öncelikli amaçlar doğrultusunda planlı bir şekilde bir çizelgeye oturtma, onlara sınır çizmek ve rutin oluşturmakta yardımcı olacaktır. Ders çalışma, kitap okuma, uyku, oyun, yemek saati gibi faaliyetlerine belirli bir süre ayırma ve bu etkinliklerini de genelde aynı saatlere koymak rutin oluşturmayı kolaylaştıracaktır. Yine onları yapılandırılmış basit ev uğraşlarına yönlendirmekte faydalı olacaktır. Özellikle bağışıklık sistemini koruyan ve güçlendiren beslenme ve uyku düzenlerine dikkat etmemiz önemli duruyor.

Çocukların eve kapandıkları bu dönemde hareketlilikleri de kısıtlandı. Hareket etmek çocuklarda biz yetişkinlere oranla daha etkin bir yer tutar. Hareket demek oyun demektir. Oyunsa onları geliştiren rahatlatan bir şey. Bu noktada ev ortamında fiziksel gelişimlerini destekleyecek egzersiz hareketlerini yapmalarına ortam hazırlayabiliriz. Kültür fizik hareketleri endorfin hormonunu salgılatarak çocukların ruhsal yönden güçlenmelerini sağlayacaktır.

Kriz durumlarında sosyal destek insanların normal yaşama dönmelerini ya da yeni duruma uyum sağlamalarını kolaylaştırır. Belki fiziksel olarak insanların arasına mesafe girdi ama duygusal mesafeyi daraltmamız gerekir. Onun için çocukların öğretmenleri, arkadaşları ve akrabaları ile sesli veya görüntülü konuşabilecekleri iletişim kanallarını kullanmalarına yardımcı olmak onları bu dönemde rahatlatacaktır. Bu durum alışkın oldukları günlük pratiklerini  devam ettirme adına önemli duruyor. Belki online hayat daha fazla olacak ama toplumsal rehabilitasyonun hızlandırılması adına şimdilerde gerekli görünüyor.

Çocuklarımızın sevdikleri ile iletişim kurmaları veya uzaktan eğitim çalışmalarını takip etmeleri onları normal zamanlardakinden daha fazla ekranla muhatap hale getirmiştir. Bununla ilgili olarak evlatlarımızın zorunlu ihtiyaçları haricinde ekran karşısında geçirdikleri süreyi tekrar gözden geçirerek sınır getirilmesi, süreç bitiminde olası bağımlılıkların önüne geçecektir. Hayatlarına yeni giren uzaktan eğitim derslerini dinlemeleri için mutlaka ortam hazırlamalıyız. Yine ders takip ve kontrollerini yapmada onlara kılavuzluk etmeliyiz. Bu demek dakika dakika çocuklarımızın günlerini planlama ya da onlara öğretmenlik yapmak anlamına gelmiyor. Onların kendileri ile başbaşa kalabilecekleri ve kendilerine mahremiyet alanı oluşturabilecekleri zaman ve zeminlere de ihtiyaçları vardır. Bütün bunları yaparken sürecin bugününe ve yarına bakmak gerekir. Bu süreçte veya bitiminde çocuklarımızı gözlemleyerek davranışlarının işlevselliğinde bir bozulma varsa profesyonel kişilerden yardım alabiliriz.

Takatimizin yetmediği şeylerin geçme vaktini teenni ile beklediğimiz şu günler, belki birçok fırsatı içinde barındırıyordur. Belki de bu süreç birçoğumuz için bir sıçrama tahtası hükmünde olacaktır. Yeter ki bizler itidal ve aklı selimi elden bırakmadan tedbire sarılalım. Müspet, enerjik, hedefli ve iyimser bir sabır içinde her zaman umudu barındırır. Zorlu günler bizlerin ve çocuklarımızın inkişafı için bir mayalanma dönemi olabilir. Çocuklarımızın zor günlerle başetme becerilerini geliştirerek, onların sabrı ve metaneti deneyimlemelerine imkan hazırlayabilir. Bugünler bittiğinde kendi kişisel inşamıza, ailemize ve  çocuklarımıza yaptığımız yatırımlar bizlere kendimizi iyi hissettirecektir. Güzel günlerde buluşmak duasıyla...

Asuman DÜZGÜN

Eğitimci

(Psk.Dan. ve Rehber Öğretmen)

Facebook Yorum

Yorum Yazın