Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

Ramazan Ayı Yaklaşırken -3-

" Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da üstlendiği gerçek bir sözdür! Kim Allah'tan daha çok sözünde durabilir? O halde O'nunla yaptığınız bu alış verişten ötürü sevinin. Gerçekten bu, büyük başarıdır. " ( Tevbe sûresi, âyet 111 )

" Allah, sırf kendi yolunda, cihad etmek, peygamberini doğrulamak üzere sefere çıkan mümine, eğer onu öldürecekse cennete sokmayı, yaşatacaksa sevap ve ganimet ile evine döndürmeyi garanti etmiştir. " ( Buhari, Müslim, Nesai, Muvatta)

Evet, Ramazan ayı bütünüyle bir cihad ayıdır. İnsanın kendi nefsiyle cihadı, ailesine karşı sorumlulukları, büyüklerine saygısıyla cihadı, küçüklerine sevgisiyle, merhameti ile cihadı, fakir-fukarayı koruyup kollamasıyla cihadı bu ayda zirve yapacaktır!..

Camilerde, mescidler de, okunarak anlaşılıp ve emirleri yaşanan Kur'an'la cihad, fiili olarak, bizatihi her tarafı kuşatmış, iftar sofralarına miskinleri, garip gurebayı toplayarak onlarla yekvucud yenilen yemeklerde birer cihad işaretidir.

Yoksa, garibanların bulunmadığı, yoksulların çağrılmadığı, saillerin bulunmadığı iftar sofraları iftar sofrası olmayıp, birer öğünme, gururlanma, koltuk kabarması olarak nitelenen yerlerdir. Onun içindir ki;

" Azalara oruç tutturmaktan maksat şayet kişinin kendisine ve başkalarına zulmetmemek, eli erdiğince insanların hayrını istemek, tabiata zarar vermemek, gözünü haram bakıştan çevirmek, eşyaya ibretle bakmak, yalan, gıybet, iftiradan kaçınmak, ölçüyü-tartıyı tam yapmak;

Düşküne, yoksula el uzatmak, zinaya yaklaşmamak, içkiden-uyuşturucudan, kumardan uzak durmak, faize bulaşmamak, beş vakit namazı kılmak...ise bunlar zaten mü'minlerin Kur'an'da geçen özellikleridir. Mü'min için sadece Ramazan ayına mahsus ibadetler değil, Ramazan ayı dışında da yapılması veya yapılmaması gereken ibadetlerdir.

Mü'min, yılda on iki ay açları, açıkları gözeten, her zaman zalimin karşısında, mazlumun yanında, insanların hayrını isteyen değil midir? İslam'ı Kur'an'dan öğrenenler için elbette öyledir.

Peki, bu kampanyalara ne demeli? Medyanın başını çektiği, o medya ki, on bir ay Kur'an İslam'ına düşmanlık ediyor. Ramazan ve kutsal gecelerde (!) ise Müslümanlığı kimseye bırakmayan, arifede münafıklığını yapan bu medyanın kampanyasında neler yok ki;

Kuponlar, umre hediyeli çekilişler, hatimler, mealler, cüzler, kitaplar, yasinler, tv'lerde içinde isyan sözleri olan şarkılı türkülü ( mihrabım diyerek sana yüz sürdüm, sensiz cennet bile sürgün sayılır, tanrım beni niye yarattın...) ramazan proğramları.

Proğram içerisinde çerez türünden ahkam kesen sosyete müftüleri... daha neler neler. Böyle ramazanlar kimlerin ramazanları? Allah'da biliyor ki mü'minlerin değil. Olsa olsa dünyalık şeyler elde etmek isteyen menfaatçilerin olur.

Şimdi elimizi vicdanımıza koyarak düşünelim: Bu din sahipsiz mi? Din gününün sahibi kim? Cennet gerçekten bu kadar ucuz mu? Kimin/kimlerin, bu tezgâhlar üzerinde satılan cennetler? Allah'ın olmadığı aleni. Çünkü Allah Kur'an'da cennetinin bedelini kendisi belirlemiştir.

" Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını- onlara cenneti vermek karşılığında- satın almıştır..." ( Tevbe/111). Allah da tezgah kurmuş. Tezgahında O da cennet satıyor. Bedeli ne? Mal ve can. Müşterimi oldun, koyarsın canını malını, alırsın cenneti." ( İktibas, M. Celil, Eylül 2009, sayfa 27 )

Netice olarak;

Kur'an ayı ramazanı, kupon çekilişinden, müzikal komedilerden kurtarmak lazımdır. Belediyeler, resmi kurum ve kuruluşlar, Ramazan ayını değerlendirmek, insanlara faydalı olmak istiyorlarsa, ülkemiz içerisinde isim yapmış, kaleminden bal damlayan, ilim ve alimleri davet ederek, kürsülere çıkararak halka nasihat ettirirler.

Çünkü, zamanımıza kadar yaşamış olduğumuz hurafeler, efsaneler, mitolojik hikayeler artık miadını doldurmuş, millet, bunları dinlemiyor, dinlese de içten, gönülden dikkatini çekmiyor. Bu defa millet ne yapıyor?

Belediye parklarında, meydanlarda kurulan Hacıvat-Karagöz sahne oyunlarına eğlenmek, gönül eğlendirmek için gitmektedirler. Halbu ki, ramazan, bu tür safsata şeylerle vakit geçirecek, ömrü heba edecek ay değildir. Allah'la bir olma, Kur'an'la konuşma, Kur'an'ı konuşturma ayıdır.

Hele, bir kısım ilahiciler (!), gazelhanlar davet edilmektedir ki, halk bunların ne söylediğini, nasıl bir isyan içerisinde olduğunu nereden bilecektir? " Yetiş Ya Muhammed", " Ne zaman geleceksin Ya Muhammed" türü saçmalıklardır. Resulullah (sav); bizler gibi dünyasını değişmiş, bir daha bu dünyaya gelmeyecektir!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın