Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ŞEHİTLER TEPESİ!.

 " Onlar ki, yalnızca " Bizim Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere  yurtlarından çıkarıldılar. Zira eğer Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla savunmamış olsaydı, o zaman içerisinde Allah'ın adının çokça anıldığı nice manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılıp giderdi. Ama Allah kendi ( davasına) destek verenlere elbette yardım edecektir. Çünkü Allah aklın almayacağı kadar güçlü ve yücedir. " ( Hac sûresi, âyet 40) 

      Bilindiği üzere, bizatihi yaşandığı gibi, " Allah insanların bir kısmını diğer kısmıyla def etmemiş olsaydı" ne olurdu? diye sormaktadır. Karada düzen bozulur, denizlerde infilak patlar, gökyüzü tüm şeytanların cirit atmış olduğu bir alan haline gelirdi. 

     Onun içindir ki, yüce Yaratıcı, cihad emrini ümmetine emretmiş, yapılmaması halinde, terki durumunda, yeryüzünün yaşanmaz, nefes alınamaz duruma geleceğini bildirmiştir. Çünkü:

     " Cihad: Bir işi başarmak için elinden gelen bütün olanakları kullanmak anlamına gelen cihad, bir fıkıh terimi olarak da daha çok Müslüman olmayanlara karşı yürütülen savaş olarak bilinmektedir. Tasavvufta ise nefsi yenme mücadelesine cihad dendiği görülmektedir. 

     Müslüman fakihlerin, cihadı Müslüman olmayanlarla savaş olarak yorumlamaları doğru olmamıştır.  Çünkü cihadın savaştan ibaret olduğunu söylemek gerçeği yansıtmadığı gibi bu kelimenin Kur'an'daki kullanımlarına da uygun düşmemektedir.

     İslam dinde baskıyı kesinlikle yasaklamıştır. Zor ve baskı altında gerçekleşen imanın geçersiz olduğunu belirtmiştir. Kin ve nefrete yol açan savaşı bir tebliğ vasıtası olarak düşünmek Kur'an'a aykırıdır. 

     Genelde İslam'ı tebliğ için baş vurulan fetih hareketleri de, insanları zorla İslam'a sokmak amacıyla değil. bireysel tebliğ özgürlüğünün bulunmadığı coğrafi bölgeleri, herkesin dilediği inancı özgürce seçebileceği şekilde tebliğe açmak amacıyla yapıldığı bilinmektedir." ( Sah. Dön. İkt. kavgası, A. Akbulut, sayfa 110-111)

     Yazı başlığımıza dönecek, temas edecek olursak, " Şehitler tepesi boş değildir."  Tabii ki, Bin yıldan bu yana millet hayatımıza buna riayet edilmiş, şehitler tepesi boş bırakılmamıştır. 

      Cihad anında, savaş zamanlarında şehid düşenler, genellikle, yüksek tepelere gömüldüğü, öteden, beriden, geçenlerin, görenlerin dua etmeleri, fatiha okumaları için bir ulvilik, bir görev olduğu önerilmiştir. 

     Şehirlerimizin, yüksek yerlerine bakınız ki, orada mutlaka bir şehidin medfun olduğunu, yattığını ve geride kalanlardan fatiha beklediğini göreceksinizdir. Hemen şehir girişlerinde, bir şehid tepesine, bir anıta, bir türbeye, bir mezara rast gelmek gerçeği dikkat çekmektedir.

      15 Temmuz kalkışmasından tutunda, Pkk'nin, sair hiziplerin şehit etmiş olduğu yiğitlerimizin mezarları hep " şehitler tepesindedir" Bilihassa, son günlerin popüler konusu olan İdlip şehitlerimizi de bu kategoriye dahil etmek durumundayız.. Dolayısıyla;

     " Küfür hiç bir zaman cihadın sebebi değildir. Cihadın savaş şekline Kur'an izin vermiştir. ( 22/40). Kaliteli mal ve hizmet üretiminde bulunmak da bir cihad şeklidir. Çağımızda toplumlar arası mücadele yöntemleri mücadele yöntemleri içinde kültürel cihad ilk sırada yer almaktadır.

     Günümüz cihadının ise, ilim, teknik, ekonomi ve kültürel alanlara kaydığı görülmektedir. Doğrusu cihad, Müslümanın Allah'ın rızasını kazanması için İslam'ın esaslarını öğrenme, öğretme, bireysel planda yaşama, yaşanmasına çalışmadır. 

     İslam'ı tebliğ konusunda içte ve dışta karşılaşacağı engelleri aşması için gereken bilinçli ve sürekli hareketin adıdır. Aslında Müslümanın tüm yaşam ve davranışları, Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik olduğundan, onun bütün davranışları  cihad kavramı içine girer." ( a. g. e. sayfa 111)

     Sonuç yerine;

     Maalesef, ülke olarak, millet olarak, her an, her dem bir riziko ile, bir karşı çıkışla karşı karşıyayız. Bilhassa, Irak ve Suriye sınırlarımız baştan başa kaos içermekte, ülkemize düşman, milletimize hasım güçler bu bölgelerden nüksetmektedir.

      Ne yapalım? Narda gelse, nurda gelse, can baş üstüne diyoruz.. Şehitlerimizi; şehitler tepesine tevdi ederken, gazilerimiz, tekrar tekrar kaldığı yerden devam etmek için kıtasına, birliğine katılmak için can atmaktadır.

     Bakmayın siz muhalefetin" Suriye topraklarında ne işimiz var?" demesine!.. Evet, büyük işimiz, milletin, devletin canına, varlığına kastetmek isteyenlerin oralarda cirit attığı, öbeklendiği bilindiği için, zaman zamanda bizzat Türkiye topraklarına saldırı da bulundukları için, Suriye ve Irak topraklarında olmak zorundayız.. 

     Hem, millet olarak Beşşar Esed'in mensubu bulunduğu mezhebi farklılık bizi enterese etmediği için oralarda bulunmaya, baş kaldıranların başını ezmeye, canını cehenneme yollamaya mecburuz..

     Rabbim!.. Bu aziz milletin evladlarına güç ve kuvvet nasip eylesin!.. Hiç birinin ayaklarına diken dokundurtmasın!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir 

Facebook Yorum

Yorum Yazın