Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ŞER GÖRDÜĞÜNÜZDE HAYIR

ŞER GÖRDÜĞÜNÜZDE HAYIR, HAYIR GÖRDÜĞÜNÜZDE  SİZİN İÇİN ŞER OLABİLİR 

     " Sizin için sevimsiz bir şey olduğu halde, savaş size farz kılındı. Hem sizin hoşlanmıdığınız bir şey sizin için hayırlı, sizin için hoşlandığınız bir şey de sizin için şerli olabilir. Allah, sizin bilmediklerinizi de bilir. "  ( Bakara sûresi, âyet 216) 

     Ziikredilen bu ayeti kerime mealinden şu gerçeği anlamalıyız. Doğruyu belirleyen sizin beğeniniz değildir; aksine siz beğeninizi doğruya göre belirleyin, Kehf'teki Musa- bir kul kıssası, bu âyettekii hakikatin bir " kul" üzerinden tefsiridir. 

     Böylesi kısa bir girişten sonra, mes'eleyi içersinde milletçe yaşamış olduğumuz bir kaotik durumu irdeleyeceğiz, yorum yapacağız, milletimiz için nasıl hayırlar getirdiğini bulmaya çalışacağız. 

     Malum olduğu üzere, 16 Temmuz sendromu bu aziz millete çok şeyler öğretmiş ve öğretmeye de devam etmektedir. O gece yaşanmamış olsaydı, bir kısım eğri-büğrü insanların milletimize, polisimize, askerimize silah çekmemiş olsaydı, hayri görünen bu şer görünümlü muzır insanları nereden bilecek, nasıl tanımış olacaktık? 

     Hamdü sena olsun ki, hayır görünümlü insancıklar, kenedilerini ele vererek, bir maceraya atılarak, yüzlerindekii maskeyi düşürüp, kalplerindeki çirkin çehreyi bizlere göstermiş oldular. Çünkü,

     Kırk beş yıllık bir birikimin mahiyetini o tarihe kadar kavrayamamış, bilgi sahibi olamamış bir nesildik. Akıtılan göz yaşlarını, çekilen sümükleri bir aşk sebebiyle, bir dava mes'elesi sebebiyle olduğunu zannediyorduk. Ama, yaşamış, görmüş olduk ki, her şey sahte, göz yaşları da saçma, akıtılan sümüklerde kinle yoğrulan, husumetle akıtılan sümükler olduğunun farkına vardık. 

     " 15Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış ve bunun belli kazanımları olmuştur: Her şeyden önce , ' Şer gördüğünüzde hayır, hayır gördüğünüzde sizin için şer olabilir." ( Bakara216) 

     Ayeti önemli bir bakış açısı sergilemektedir. Darbeciler başarıya ulaşamadıkları gibi insanlar ortak paydalarda bir araya gelmiş , bazı ortak amaçlar için birlikte hareket etmişlerdir. 

      İkincisi, ordu içerisinde var olan kibrin tepeden bakma anlayışının en aza inmesidir. Üçüncüsü, bazılarının ' cahiller sürüsü' olarak gördükleri halkın hainlere karşı direnişi, meydan okuyuşudur. Şunu bazı çevreler çok iyi anlamıştır ki bu insanlar zorla sekülerize edilemez ve bu insanlardan müteşekkil tek tip düşünen bir toplumun oluşması mümkün değildir.

      Dördüncüsü, kendilerinden başkasını adam yerine koymayan şeküler paradigmanın seçkinci elemanları bundan böyle darbe türü bir kalkışmaya girmeden önce halkın karşılarına dikileceğini hesaba katmak zorunda kalacaklardır.

     Beşincisi, toplumsal yapıdaki büyük değişimdir. Halkın darbeye karşı yiğitçe duruşu, öncekilerden farklı olarak, zorbaların karşısında itaatkâr, uyuşuk, korkak olmadıklarını göstermiştir. 

     Altıncısı, ' Bunlardan hiç bir şey olmaz' ön kabulü direniş azmi ile birlikte sarsılmıştır. Öyle ki halk bir özgüven kazandığı gibi umutla bekleyen birçok kesimi de sevindirmiştir. 

     Bazı ezberler bozulmuştur kuşkusuz. Etrafı yakıp yıkmadan, hiçbir şeye zarar vermeden... Direnişte ahlâkilik iilkesine uyularak... Meydanlar günlerce öğretmenlik yapmıştır milyonlarca insana. Dıştan itaatkâr ve apolitik biir toplum olarak görülen halkın bir var olma serüvenini izlemiştir dünya toplumları. Mazlum milletler için iyi bir örneklik ortaya konuyordu." ( Nida, 178, sayfa 12-13, A. M.Ünal) 

     Onun içindir ki 15 Temmuz kalkışması, milletimiz için büyük imtihan, büyük bir ders olmuştur. Çünkü, 27 Mayıs darbesinde bunu yapmış olsaydık, 12 Eylül darbesi günü  bunu fiiliyata dökmüş olsaydık, 28 Şubat günü onların ezberi bozulmuş olsaydı, milletimiz, bir daha darbe ile ile, ihtilal ile yüz yüze gelmeyecek, yıllar yılı geri adımlar olmayacaktı. 

     Çünkü, emperyal emeller boş durmamaktadır. Halende, orada, burada yakalanan, ele geçirilen militanlardan dolayı utanç duymamak mümkün değildir. Tepe tepe insanlar, yüksek tahsil görmüş adamlar, bir hiç uğruna, hayaller peşinde koşarak, milleti arkadan vurmaya çalışmaktadırlar. 

     Ne demek 45 yılın boşa geçirilmesi? Camii kürsülerinde, minberlerinde ağlayarak, milletin ap ak düşüncesinin üzerine sel sümük atarak, milleti kandırması, gençliği kendi bildiği hayal dünyasında aldatması olacak şey değildir. 

     " Emperyalist emeller güden birçok ülke yıllardır yoksul ve güçsüz dünya halklarının kendi yönetimleri üzerinde söz sahibi olmalarına izin vermemektedirler. 

     Kendilerine uşak haline getirdikleri bazı kadrolarla, gerektiğinde silah zoruyla halkların ne düşündüklerine bakmadan onları yönetmektedirler. 

     Onlara göre bu halkların görevi itaat etmektir ve zaten " sürü" olanların başka tercihleri de olamaz. Bunu yaparken de emperyalist kültür ve çıkarlara hizmet eden seküler yönetimler söz sahibidiirler hep. 

     Öyle ki halkın iradesinin, az da olsa , belirleyici olacağı seçim süreçlerine gelindiğinde bu devşirmeler halk iradesinin aleyhinde hep birlikte seferber edilmektedir. Gerektiğinde irtibat halinde olunan bazı örgütlerle kitlesel kan dökülmesi, darbelere zemin hazırlanması da bunların planları arasındadır. " ( a.g. d. say. 13) 

     Netice olarak;

     Mevzumuzun sonunda, şu aziz ayeti kerimeyi arzetmek istiyorum: " Önünden ve ardından takip eden koruma korteji varda, kendisini Allah'ın gazabından korur ( diye düşünüyorsa, Allah onuda bilir). Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah da o toplumu cezalandırmayı murad ettiği zaman, onu engellemek mümkün olmaz; O'ndan başka sığınacak bir merci de bulamazlar. " ( Ra'd sûresi, âyet 11) 

     Ayeti kerimeye çoğunluk tarafından verilen anlam şöyledir: " Önünden ve ardından adım adım izleyen ( melekler) vardır; ki, onu Allah'ın emri gerçekleştiğinde belâdan korurlar ya da " Allah'ın emrine âmâde güçlerden bazıları onu korur." 

     Zikredilen bu ayeti celile, toplumsal değişimin yasasını ifade etmektedir. Toplumun ve hayatın yeniden inşası için, tasavvur ve aklın " akleden kalp" olarak yeniden inşaasını ön görür. 

     Demek ki, Allah'ın bir toplumun gidişatı hakkındaki iradesi, o toplumu oluşturan bireylerin tercihlerinden bağımsız değildir. Bu ayet gidişatı beğenmeyen mü'min muhatabının önüne " değişimi" bir hedef olarak koymaktadır. Bunun başlama noktası kişinin kendisidir. Zira kendilerini eğitemeyenler başkalarını eğitemezler. İçinden aydınlanamayan dışını aydınlatamazlar. 

     Onun içindir ki, toplum, 15 Temmuz kalkışması İnşaallah bundan sonrasında uyanmıştır. Karşısına çıkacak her türlü ard niyetlileri bilece ve tanıyacaktır. Tanıdıktkan sonra, korkmadan, ürkmeden yüzüne yüzüne tükürecektir. Utanmıyor musun diyecektir!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın