Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

SÖMÜRGECİ, IRKÇI DÜNYA

SÖMÜRGECİ, IRKÇI DÜNYA İLE NASIL UZLAŞMA SAĞLANIR Kİ?..


     " Ey insanlar! Şüphesiz ki biz sizi bir erkekle bir dişi ( hücre türünden) yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi toplumlara ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki Allah katında en değerli olanınız , en çok takvâlı ( duyarlı ) olanınızdır. Şüphesiz ki Allah biilendir, haberdardır." ( Hucurât sûresi, âyet 13 ) 

     " Allah sizin suretlerinize ve cesetlerinize bakmaz; fakat ktalplerinize ve niyetlerinize bakar."  rivayetinde buna işaret edilmektedir. ( Müslim, Birr, 32, 34)  Aynı sûrenin 14 ncü ayeti kerimesinde de şöyle buyurulmaktadır:

     " Göçebe Araplar " İman ettik" dediler. De ki: " Siz ( henüz) iman etmediniz ama " Teslim olduk!" deyin! ( Çünkü) iman henüz kalplerinize yerleşmedi . Allah'a ve Elçisine itaat ederseniz( Allah) işlerinizden hiç bir şeyi eksiltmez." Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir." ( Hucurât sûresi, âyet 14 ) 

     Yeryüzü, insanlarının  tamamına nazar etmiş olduğumuz an görmüş oluruz ki, kimi insanlar, ülkeler ve milletler refah içerisinde yüzerken, kapitalizmin envai çeşit in'am ve lezzetinden, konforundan, lüksünden istifade ederken, bir kısım millet ve insanlarda mağduriyeti yaşamakta, aç sefil bir halde yaşam sürmektedirler.

      Maalesef, Hristiyan ülkelerin ve insanların bir kısmı, maddi yönden keyif verici bir halde yaşarken,bir kısmı da, aç biilaç bir şekilde yaşamaktadır. 

      Müslüman ülkelerde de durum içler acısıdır. Rahat, huzura ermiş, rahatı yakalamış bir İslam ülkesi yok gibidir. Çünkü, hiç bir müslüman, başka bir müslümanın haline nigahban değil, nemelazıımın kuyruğuna tutunmuş öylce yaşayıp gitmektedir.  Halbu ki, ayette:

     " Gerçek müminler ancak Allah'a ve Elçisine iman eden, sonrasında şüphe duymayan, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir ( fedakârlık yapanlardır). İşte ( inancında) doğru olanlar sadece bunlardır." ( Hucurât sûresi, âyet 15 ) 

      21 nci çağa göz atmış olduğumuz zaman görmüş oluruz ki, maşallah, süslü, püslü, sayısız minareli camilerden geçilmemektedir. Yalnız, merhum Aliya İzzet Begovic'i dinlemiş olursak sınıfta kalmış oluruz.

     " Camii çok, içi boş! İçi cemaatten taşsa dahi boş! Sayısız sayı ifade ediyor! Bir insan on yıl camiye gitse on yıl sonra aynı insan! Kazanım sıfır!" 

      Üstad, Aliya'yi bu gerçek sözünden dolayı kutluyor, makamının cennet olmasını niyaz ediyorum.  Demek ki, aziz Kur'an'ın İslam'ı, kalplerde yeşermiyor, her gün değişmesi, kendisini yetiştirmesi gereken müslüman, aynı tonla, hiç değişmeye meyyal olmadan gün ve ömürlerini bitirmektedir. 

       Ne acı ki, abdestin şartı dört, guslün şartı üç, teyemmümün şartı üç demekten, imanın altı şartından öteye bir milim bile mesafe alamadık. Şimdi soruyorum, bu mudur, dünyaya veçhe verecek, yep yepi bir şekil sunacak müslümanlık?

     " İleri-geri, gelişmiş-gelişmemiş, üstün-aşağı toplumlar gibi kategoriler, sömürgeciler tarafından indirgeyici bir şekilde icat edildi, kullanıldı, halen kullanılıyor. 

     Sömürgeciler, geri, gelişmemiş, aşağı olarak damgaladıkları toplumları, bu toplumlar üzerinde tahakküm kurabilmek, sömürebilmek, topraklarına, mülklerine, maddi ve manevi servetlerine , enerji kaynaklarına el koyabilmek için böyle tanımladılar.  Bu tanımlamalar için antropoloji ve sosyoloji gibi bilimleri kolonyal amaçlarla araçsallaştırdılar. 

     Sömürgeci-ıırkçı dünya görüşleriyle, siyaset biçimleriyle hiç bir şekilde bir uzlaşma sağlanamayacağını bilmek gerekir. 

     Her tür ırkçılık bütün bir insanlığın mahvına yol açabilecek büyük bir kötülüğün adıdır. Kötülükle uzlaşma oolmayacağı gibi, kötülükle de işbirliği de yapılamaz. Temele insani haklar ve özgürlükler söz konusu olduğunda, bu gün, bugün Gazze'de yaşandığı üzere, sistematik soykırım ve katliam söz konusu olduğunda hiç kimse, hiç bir mazeretin arkasına sığınarak real politikten söz edemez.

     Real politikten söz etmek çok büyük bir iki yüzlülükten, yani münafıklıktır. Siyonist ırkçılığın Filistinlileri aşağılaması, bütün bir insanlığı ilgilendirir. Her ırkçılığa karşı olduğu gibi Siyonisit ırkçılığa karşı da, insanlığın ortak bir tavır geliştirmesi gerekir,

     Siyonist proje bütün bir Filistin halkına teslimiyeti dayatmak istiyor. Fiilistinlilerin topraklarını bütünüyle İsrail'e terk etmesi isteniyor, Filistin sorununun kalıcı bir çjzüme kavuşabilmesi için, önce bölge halklarının, sonra bütün bir insanlığın gerçeğe ve bilince uyanması, her tür emperyalist irade karşısında bir direniş iradesi ortaya koymalarıyla mümkün olabilir."  İktibas, A. Müftüoğlu, Şuubat 2009, say.14-15)

      Bu alınhtıda da bahsedildiği gibi, içinde yaşamış olduğumuz dünyada, geçer akçe ırkçılık, üstün ırk, aşağı ırk mücadelesidir. Düşünmeliyiz ki, Endülüs müslümanlarının başına gelmiş vak'alar halen zihnimizde tarü tazedir.

      Hitler vahşetinin, daha teri bile kurumamışken, 1948'li yıllardan sonra Filistin topraklarına yerleşen Siyonizm belası, bölgede taş üstünde taş, baş üstün baş koymamaktadır. 

     Netice olarak;

       İslam alemi ise, camilerin sayılarını çoğaltırken, kubbeli, kubbesiz, şerefeli, şerefesiz minareleri yükseltirken, içinde namaz kılmakta olan müslümanlar, beş İslam şartını, altı iman şartını öğrenip, ırkçılığa karşı topluca mücadeleyi öğrenememiştir.

     Daha doğrusu, hakkı, hukuku, adaleti, insanlığı, insan olmayı, eşitliği, iyilik yapmayı, kardeşe sahip çıkmayı öğrenememiştir. 

       Cemaatle namaz kılmada, yirmi derece sevap arar iken, söz konusu bu yirmi yedi derece sevabın mahiyetini öğrenmeye tenezzül etmemektedir. 

     Vaazı nasihatlarda, vaizler sahabe hayatını anlatırken, onlar gibi olmak için, onlar gibi İslam'ı özümsemek için bir plan ve proğramları bulunmamaktadır. 

     Onun içindir ki, günümüz dünyasında, ırkçılık, kafa tasçılık cirit atmaktadır. Aziz Kur'an'ın bu husustaki emirlerini es geçmekteyiz. Ama, ne zamana kadar vurdum duymaz bir şekilde yaşamaya devam edip duracağız? Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın