Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

ŞÛRÂ PRENSİBİ

 İSLÂM'DA; ŞÛRÂ PRENSİBİ NE ZAMAN TERK EDİLDİ?..
     Şûrâ kelimesi, arının bal yapması süreciyle ilgili ve alakalıdır. " Bal toplamak", " petek" anlamındadır. Arıların bal yapmasını ve iş birliğini, dayanışmasını ve yardımlaşmasını  anlatır. 

     Şûrâ, kollektif bir gayretle akıl çiçeklerinden toplanan özün bir petekte bala dönüşmesi ve bal olmasıdır. Toplumsal iş bağlamında ve anlamında " danışma" ilkesine yapıcı muhalefeti de ilave eden şu âyeti kerimeyi irdeleyelim:

     " Mü'minler, ancak Allah'a ve O'nun Rasulü'ne yürekten inanıp güvenen kimselerdir; onunla toplumsal bir iş görüşmek için bir araya geldiklerinde, onun iznini almadıkça asla ayrılmazlar. Şüphesiz senden farklı bir görüş geliştirmek için izin alanlar da, Allah'a ve O'unun Rasulü'ne yürekten inanıp güvenen insanlardır. 

     İşte bu yüzden, onlar senden bazı işleri için izin isterlerse onlardan uygun gördüklerine bu izni ver; Allah'tan da onlar için mağfiret dile: Şüphe yok ki Allah, rahmeti bol bir bağışlayıcıdır." ( Nûr sûresi, âyet 62)

     Namazla bir ve beraber veya yan yana anılan şûrâ, akılların saf tutması, bir bakıma akılların cemaatlerin namaz kılmasıdır. Ortak akla, bilişe, duyuşa ve düşünceye Allah cemaat sevabı verir. Neticede mevcudun kat kat üstünde bir rahmet ve bereket hasıl olur. 

     Ama, ne hazindir ki, İslâm'da şûrâ ilkesi ne zaman terkedildi, uygulamadan kaldırıp yerine baskı, tehdit, asarım, keserim veya kralcı hal ve hareket, düşünce hakim olduktan sonra, aziz İslam'ın gönüllere hakim olması, kalpleri okşaması fikri suya düşmüş oldu. Dolayısıyla;

     " İslâmî özelliklerin yönetim alanından uzaklaştırılmaya başlandığı ve olumsuz özelliklerin yer aldığı yönetim ve yönetici tipinin ilk basamağını Muaviye oluşturur. 

     Genelde tarihçilerin ortak bir kanaat olarak belirttikleri gibi, Muaviye siyasi özelliklerinin parlaklığı ve başarısıyla ün yapmıştır. Bu parlaklık ve başarının sınırlarını ise, bazen kişisel çıkarlar ve hanedanın menfaatleri belirleyebiliyordu.

     Muaviye çeşitli siyasi manevralarla yönetimi ele geçirdikten sonra İran Kisralığı ve Bizans krallığından esinlenen bazı özellikler yönetiminde görülmeye başlanır. Sonuçta sanki bir çok Emevi Sultanının şeriata uygun davranmak gibi bir endişeleri bulunmaması da dünyevi temeller üzerinde şekillenen bir Arap Devleti kurulmasına yol açar. 

     Ve onlar bu devletin sultanları olurlar. Bugün her kim ne kadar bu yönetimi meşrulaştırmaya çalışırsa çalışsın, kendisini aldatmaktan başka bir şey yapmış olmaz. Zira Emevî  Arap devletinin ilk sultanı Muaviye bile değişimin farkındadır, kendisini bir halife olarak değil, Kral olarak tanıtır.

     " Ben kralların ilkiyim" der. Halife Ömer, Şam'a geldiğinde Muaviye onu hükümdarların şekil ve kıyafetinde , süs ve ziynetler içinde karşılar. Hz. Ömer onun bu durumunu beğenmez ve düşündüklerini doğrudan söyler: 

     " Ey Muaviye! Kisraları mı örnek alıyorsun?" der. Muaviye'nin cevabı ise farklı bir toplumda oldukları ve onlara uymak zorunda kaldıkları biçiminde olur." ( Vahiyden Kültüre, C. Vatandaş, sayfa 367-368)

     Ne acı ki, o tarihten bu yana, ümmet; saltanatın, krallığın bünyesinde, içerisinde çırpınmakta ve kurtuluş yolu aramaktadır. Örneğin, Türkiye Müslümanları, her ne zaman ki, saltanatın, krallığın, İslam'da olmadığını öne sürecek olsalar, hemen karşılarında, Ehl-i Sünnet adına öne çıkan, sufiler, gelenekçiler, saltanat severler çıkmaktadır. 

     Resulullah (sav)'in, tertemiz, asude dönemini kabul etmezler, hatta, Muaviye'yi göklere çıkarıp, onu Resulullah (sav)'in vahiy katibi yaparlar. Binlerce hadis uydurmasına, İslam'ın, nezih  bünyesini kirlettiğini kabul etmezler!.. 

      Belki, zihinlerimize, belleğimize şöyle bir soru takılabilir: " Osmanlı padişahları da, saltanatla, hanedanlıkla yönetildi." sorusu akla gelebilir. Doğrudur!.. Osmanlı padişahları da hanedanlıkla, babadan oğula devretmekle yönetildi. Çünkü, Muaviye'den sonra, ortam bunu kabul etmiş, hanedanlığın dışına çıkmak kolay olmamıştır!.. Dolayısıyla;

     " Muaviye ile birlikte yönetim İlâhî temellere değil, beşerî temellere dayanmaya başlar. Elbetteki Muaviye dönemi tamamıyla olumsuz olarak değerlendirilemez. Olumlu olan pek çok şey hâlâ vardır. Ancak o, hilafetten, haksız, zalim bir yönetime geçişin başlangıcını oluşturur. 

     Onun bu safhada bazı ufak hataları, ileride büyüyerek tamamıyla İslâm dışı unsurların oluşmasına zemin hazırlar. Örneğin saltanat yönetimi bunlardan en önemlisi ve sadece birisidir.  Değişimi göstermesi açısından şu örnek ilginç ve anlamlıdır; bir seferinde Muaviye, altın ve gümüşten imal edilmiş bir su kabını, ağırlığından fazla değerde bir miktara satın alır.

     Bunu gören Ebû Derda, ona hitaben: " Ben Resûlullah (sav)'in bu gibi şeylerden kaçınılması gerektiğini söylediğini işittim" der. Muaviye'nin cevabı ise " Ben bunda herhangi bir sakınca görmüyorum" biçiminde olur. Ebû Derda; " Ben Resûlullah (sav)' tan haber rivayet ediyorum, o da kendi kişisel görüşünü bildiriyor. Kimse beni Muaviye'ye karşı özürlü göremez. Artık burada ( onun yanında) durmayacağım" diyerek oradan uzaklaşır." ( a. g. e. sayfa 368-369)

     Sonuç olarak;

     Ehl-i Sünnet geçinen zümreler, kişiler, fertler, cemaatler isterlerse beni ta'n etsinler, kınasınlar, bana darılsınlar!.. Bu tür şeyler tarihi hakikatlerdir. 

     Kralcılık, saltanat, hanedanlık, tebaayı hor ve hakir görme, tamamen Muaviye devrinde başlamış, altına, gümüşe perestij onunla beraber yaşanır olmuştur.

     Diğer taraftan, işret, içki meclisleri, her türlü rezillik, ehl-i beyte hakaretler, kabilecilik, kavimcilik en son haddini bularak, günümüz dünyasına kadar sarkarak gelmiştir. 

     Günümüz dünyasında Suudi prenslerinin, kralının hal ve yaşamı da o zamandan günümüze sürüp gelen illetli  yaşam tarzıdır. 

     Suudiler; dünya Müslümanları tamamen yok olsa, onların ne dikkatlerini çekmekte, ne de acıma duygu ve hisleri bir nebzecik de olsa kıpırdama göstermemektedir. 

      Rabbim!.. Alemi İslam'a basiret ve Kur'an'ı anlama hassasiyeti nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın