Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

SURİYE ÜLKESİ VE MİLLETİNİN ÖZGÜRLÜK GÜNÜ!..

Suriye insanını kutluyorum.. Yıllarca zulümden, bir bakıma esir hayatı yaşamaktan kurtulduğu için kutluyorum.. Suriye insanı, yıllarca parya hayatı yaşadığı için, yeniden kendisine gelmesiyle,. " daha ölmedik" haykırısı ile özgürlüğüne kavuşmuş. yeniden Allah'a kul, Resulune ümmet olma vasfını elde etmiş, minarelerinde ezan, mescidlerinde tekbirler yeniden coştuğu için Müslüman millet olma özelliklerini kazanmışlardır.

Halep, Şam, Hama ve humus şehirleri!..

Şu anda görüyor, müşahede ediyoruz ki, Halep kalesinde Türk bayrağı dalgalanmaktadır. Evlerde, hanelerde, caddelerde ve sokaklarda Arapça dillerinin yanı sıra Türkçede konuşulmaktadır.

Suriyeli Müslümanın başı ağrısa, Türk insanı hemencecik orada hazır olmaktadır. Gördüğü kadarıyla, tanıdığım kadarıyla Suriyeli Müslümanlar, en az benim kadar Türkiye'yi tanımakta, örf ve adetlerini yaşamaktadır.

Suriyeli müslümanlar, Türkiye'ye, Türk insanına dua etmektedir. Niçin ve neden? Çünkü, bu günkü özgürlüğü yakalamalarında milletimizin, ülkemizin ve devletimizin payı büyüktür.

Esed'ler, baba oğul, yıllarca Suriye'li Müslümana kan kusturmuştur. Allah'a kulluk hakları ellerindene alınmış, Mescidler, Emeviyye selatin camisi terkedilmişliği, mahpusluğu yaşamış, aç, biilaç bir durumda kalmışlar, minarelerinde sala, ezan okunmaz hale gelmişti.

Suriye ülkesi, bir bakıma Türk yurdu olmuş, cihangir Sultan Yavuz Han'ın emanetini muhafaza eder hale gelmişlerdir. Hani, bir cuma günü, hatip heyecanla " Hakimil harameyn", hitabesi karşısında, Yavuz dizleri üzerine doğrularak," hayır!.. Hakimil Harameyn değil, hadimil harameyn!" muhteşem sözünü söylemiştir. Makamı ceennet olsun!..

Binaenaleyh, bir miletin, biir devletin zulümle âbâd olması mümkün değildir. Baba oğul Esed'ler (!) yıllarca Surye'li Müslümanlara kan kusturmuş, aç bırakmış, özgürlükleri ellerinden alınmıştı.

Mezhebi bağnazlık, sol diktatörlük, bir koca milletin ve ülkenin kanını emmiş, yiyecek ekmeğe muhtaç etmişlerdi. Bu sebepten ötürüdür ki, bir kısım Suriye'li Türkiye'ye iltica etmiş, bir kısmı Lübnan'a ve benzeri yerlere hicret etmişlerdi.

Bir gün Hollanda ülkesinde istasyonda tren beklerken, tesettürlü bir kız çocuğu öğrenci ile tanışmış oldum. Arapça konuşmaya çalışırken, " Amca, ben Türkçe konuşuyorum, zorlanmana lüzum yoktur "dedi. Hakikaten, tanımış olduğum bu kız çocuğu benim kadar Türkçeyi güzel telaffuz ediyor, bir K. Maraş'lı kadar, Bir G. Antepli kadar Türkçeye vukufiyeti vaardı. Çok çok sevindim.

Türkiye'de, bir kısım insanlar, Suriye'li garibanları dillerine pelesenk etmiş olsalarda, bu gün gelinen noktada hayırlı, faydalı, alkışlanır bir iş yapılmış olduğunu görüyoruz.

Türk Devlet erkanı, sayın Suriye Başkanı Şara ile içli dışlı , hem fikir halinde çalışmaktadırlar. Ümid ederim ki, SDG. denilen örgüt, Suriye'li insanın huzurunu bozmaz. Zaten asayişi bozmaya kalkışıırlarsa, Mehmetçik yanı başlarında bitecek, onları kurda, kuşa yem ettirmeyecektir.

Netice olarak;

Millet ve devlet olarak Suriye'nin, Suriye'li gariban insanların yanındayız. Çünkü, olmak zorundayız. En uzun sınır komşumuz Suriye ülkesidir.

Dini, tarihi bağımız kopmaz bir haldedir. Türk insanı dünyanın her yerinde ikamet etmekte ve vatandaşlık elde etmiş durumdadır.Batı ülkelerinde, hiç bir Türk insanı mağdur edilmez iken, biz Türkiye'li olarak nasıl olurda, zulme uğramış, bağnazlığa giriftar Suriye'li Müslümanı hor ve hakir görürüz?

Tarihi iyi bilmek zorundayız. Atalarımız; dört asır boyunca Suriye'li Müslümanları idare ettikleri gibi, o topraklardı medfun bulunan ecdadımızı nasıl ihmal edebiliriz? Örneğin, son Padişahımız Vahdettin han, Suriye topraklarında medfun bulunmaktadır. Daha nice sayısız insanımız Suriye topraklarını vatan edinmişlerdir.

Son sözleer olarak, Suriyeli Müslümanların özgürlük günlerini kutlar, şehidlerine rahmet diler iken, şu anda hizmet edenleri de canü gönülden selamlarım. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın