Reklamı Geç
KURBAN PAYLAŞMAKTIR
Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

TANKIN GÜCÜ;

TANKIN GÜCÜ, İNANCIN GÜCÜNÜ YENEMEMİŞTİR !.. 


     " İnsanlardan kimi var ki, bâtılda ölesiye direnen bir hasım olduğu halde, bu dünya hayatı hakkında söylediği söz senin hoşuna gider ve kendi kalbindekine de Allah'ı şahit tutar. " ( Bakara sûresi, âyet 204 )

     " Eline yetki geçtiği zaman da yer yüzünde fesat çıkarmaya, insanın ürününü ve neslini yok etmeye çalışır. Ama Allah fesadı sevmez." ( Bakara sûresi, âyet 205 )

      Zikredilen ayetlerden şunu anlıyoruz: Yer yüzünde husumeti, düşmanlığı körükleyen, insanların ve insanlığın aleyhine çalışmalar yapılmasını arzu eden demektir.  Bunu da " gizli düşmanlık", şeklinde münafıklığını devam ettirmek demektir.

      Hele bilhassa, öylesi yalanlar, iftiralar mevzu bahistir ki, en kötüsü ve en tehlikesi de Allah'ı şahit tutarak söylenendir. Böyle birisinin eline yetki geçtiği zaman, dünyayı helake, fesada sürüklemekten çekinmeyen anlamına gelmektedir. 

     Diğer taraftan, böylesi bir anarşist kişinin işi, fesâd, terör, bozgunculuk ve her tür toplumsal kokuşmadır. Aslında fesat, bir şeyin doğal halini bozmak, onu doğasından ve yerinden etmektir. 

     Evet, 15 Temmuz gecesinde, milletin üzerine sürdürülen, sürülen Tankların gücü, milletin imanı karşısında iflas etmiş, iman, inanç ,  vatan, millet, Türkiye sevdalısı insanların, gençlerin güçleri Tankların üzerini üzerine giderek, onların düşünce, eylem planlarını mahvı perişan etmiştir. 

     Belki denilecektir ki, niçin sürekli yazılarında 15 Temmuz'u ve onun simsarını, ihtilal komitesi  başkanı şarlatanı  çokça gündeme alıyorsun, hakkında konuşuyorsun?

      Çünkü, ciğeri dağlanan, arkadan hançerlenen bir milletin efradı olarak, bağrım yanmakta, ciğerim param parça olarak, bölük bölük döküldüğü için konuşmaktayım. 

     Görülmemiş, duyulmamış, yaşanmamış bir çelişki ve tezad!.. Bunu, Kâbe'yi mancınıklarla taşlatan Haccac bile yapar iken, vicdanı sızlamış, elini böğrüne götürmüş ve kan kusmuştur. 

      Ama, 15 Temmuz haini, sözde din adamı herif, zebani, cehenneme zümera olan şarlatan yapamamıştır, Tanklar yürüdükçe keyif almış, terü taze neslimiz tankın paletleri altında can çekişir iken, kendisi keyif sürmüş, ağzından salyalar akıtarak, kıçından hava gazları çıkararak gülmüştür.  Şu ayete dikkat çekmek isterim:

     " Ve böylece Biz, görünür-görünmez şeytanları her peygambere düşman kıldık. Onlar aldatmak amacıyla birbirlerine yaldızlı yalanları telkin ediyorlar. Ama eğer Rabbin dileseydi onlar bunu yapamazlardı. O halde onlardan da, uyduruk teorilerinden de uzak dur!" ( En'âm sûresi, âyet 112 ) 

      " Allah insanın hidayetini ne zaman diler?" sualinin doğru cevabı bellidir: " İnsan dilediği zaman." Kur'an'ı Kerim'de İnsan ve Cin on sekiz yerde kullanılır. Birlikte kullanıldığı yerlerde genellikle " görünen-görünmeyen" iradeli ve varlık çiftini ifade eder.

     Bin yıllık Türk-İslam tarihimiz!.. 

      Ne acı ki, bin yıllık süreçte, millet hayatımızda böylesi çirkin, nahoş, ahlaksızca, teröristçe canımıza, devletimize, vatanımıza kasteden bir din mensubu (!) görülmemiş, duyulmamış ve tanık olunmamıştır. 

     Lakin, o geceyi millet olarak unutmamız mümkün değildir. T.B.M.M.nin bombalanmasını, Genel Kurmay'ın kurşunlara hedef olmasını, Genel Kurmay Başkanı'nın zoraki kaçırılması, boğazına kemend atılarak yerlerde sürüklenircesine eziyet ve onuru ile oynanması görülmemiş bir hadisedir. 

     Hasan Sabbah denilen İblis, Türk Devlet büyüklerinin peşine ajan ve terörist takıyordu da, öyle bir zat vatanın bağrından çıkmamıştı. Alamut kalesine kapanmış, orada yetiştirmiş olduğu ifritlerini fırsat düştükce Türk devlet büyüklerinin  peşine takıyordu. 

     Onun içindir ki, binlerce  gazinin ailesi, anne, babaları ve çocuklarının  ah vahları hala duyulmakta, duyulmaya da devam edecektir. 250 küsur şehidin, bir hiç uğruna kör kurşunlara hedef olması ne demektir? 

     İslam tarihinde, böyle bir ahlaksızlık, serkeşlik ve terörizm vuku bulmamıştır. Hiç tasvip etmediğim Yezd devrinde bile böylesi bir cürüm işlenmemiş, sadece senlik , benlikten dolayı Evladı Resul katledilmiştir.

      Oysa, Feto denilen ifrit'in tek gayesi dünyalık devşirmek, İHL. ni kapatmak, İlahiyatların, Diyanet'in köküne kibrit suyu dökmekti. Bunların yerine, kendi uydurduğu, temelinde din ve iman olmayan hayali şeyleri hakim kılmak, düzmece kitaplarını, Kur'an yerine tedris ettirmekti. 

     Sonuç olarak;

     Ülkemizde;  maalesef, 15 Temmuz çirkinliğinden bu yana Feto teröristinin önü ve arkası alınamamıştır. Bir kısım politik insanlarda bu işe menfaatleri icabı destek vermekte, buradan nemalanmaya çalışmaktadırlar..

      Halbu ki, Feto, var olduğu günden bu yana, devlet ricaline şirin görünmüş, toleranslı davranmış, onların iyi niyetlerini, din adamına hürmeti istismar etmiştir. 

     Merhum Özal, merhum Demirel, merhum Ecevit, bu soytarının ne olduğunu nereden bilecekti?  Üç beş cilali, boyalı laf, arkasından gelsin taltifler, aferinler olmuştur. 

     Halbu ki, mes'ele, Kur'anî bilgilere vurulmuş olsaydı, anlattıklarının, vermiş olduğu hikayelerin hepsinin altlarının boş ve söz cambazlığından başka bir şey olmadığı anlaşılmış olacaktı. 

      İşin garibine bakınız ki, Diyanet'i de kullanmış, hükümet üyelerini de kullanmış, ordu içerisinden  de  kendisine zemin bularak, terü taze insanların beyin yapılarını, zihin dünyalarını alt üst etmiştir. 

     Ve halen de, görmekte ve takip etmekteyiz ki, Diyanet, İlahiyatlar, İHL'ler, tüm bilginlerimiz bu saçma uydurmaların üzerine dobra dobra gidememektedir. Ne olur gidilirse? Hiç bir şey olmaz!.. Küsen küser, kaçan kaçar, kodesi boylayan boylamış olur!.. Selam ve dua ile..

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın