Emrah Topcu

Emrah Topcu

Mail: emrah.top.cu@hotmail.com

Türklerin Müslüman Olduktan Sonraki Eserleri - I 

Türk Tarihi İslamiyetten Öncesi ve İslamiyet Sonrası olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayrımın ana nedeni Türklere asıl benliğini kazandıran İslam dinidir. İslam dini Türkler ile o kadar çok özleşmiştir ki “Batı’da ‘Türk’ demek aslında ‘Müslüman’ demek ya da İslamiyet, Türk'ün dini şeklinde tanımlanabiliyordu.”  (Barkçin, Savaş. Medeniyet Aklı)

Türk olan bir kimsenin mutlaka müslümanlıkla bir bağı olduğu tüm dünya tarafından idrak edilmiştir. Türklerin İslamiyet dininin ilk yayıcısı olan Araplarla ilk karşılaşması 642 yılında İran hükümdarlarının sonuncusu Üçüncü Yezdicerd’in Toharistan’da yenilmesiyle gerçekleşmiştir. Daha sonra Türklerle Araplar, Horasan’ın Arapların eline geçmesi üzerine, Arapların Orta Asya içlerine kadar yayılma çabaları ve Türklerin buna karşı mücadeleleri sırasında sıkı ilişkilere girmişlerdir. Bu şekilde Emevilerle başlayan Türk Arap yakınlaşması ardından Abbasiler devrinde daha da ileri noktalara varmıştır. Abbasiler Emevilere karşı yabancı halklarla birleşerek iktidarı ele geçirdikleri için devlet ve ordularında diğer unsurlardan özellikle de Türklerden yardım almış, onları üst düzey yönetimde kullanmışlardır.

“Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10. yüzyılda hız kazanmıştır. Henüz 900 tarihlerinde İtil (Volga) çevresinde bulunan Bulgar Türkleri arasında Müslümanlığa çok büyük ilgi vardı. Nitekim İtil Bulgarları hükümdarı Almış Han, 920'de Abbasi halifesine müracaat ederek din âlimleri ve mimarlar göndermesini rica etmişti. Aynı tarihlerde Önce Karluk, Yağma ve Çiğil boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti'ni, Oğuzlar ise Selçuklu Devleti' ni kurmuşlardır. Karahanlı Devletinin sultanı Satuk Buğra Han 940 yıllarında Müslüman olmuş ve İslâmiyet'i resmi devlet dini olarak ilân etmiştir. Türklerin kitleler halinde Müslüman oluşları bundan sonra hız kazanmıştır.” ( Mermer, Ahmet. “Orta Asya’da İslâmi Dönem ve İlk İslami Eserler”. T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Kültür Portalı Projesi. 2009: 10)

Türkler Arap Yarımadası'ndan neşet eden İslam dinine girmelerin'den sonra İslam dininin evrenselliğini tüm dünyaya duyurmakta sancaklık etmiştir. Din-i Mubin-i İslam’a bir çok hizmetlerde bulunmuşlar ve İslam dininin güzelliklerini birçok sanat eserleri ile dile getirmişlerdir. Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra tespit etmiş olduğumuz ilk ve en önemli eserlere değineceğiz şimdi. Sırasıyla Kutadgu Bilig, Dîvânu Lugâti’t-Türk, Atabetü’l-hakâyık, Dîvânu Hikmet, Satır altı Kur’an Tercümesi Eserlerini kısa ve öz bir şekilde sizlere aktaracağız İnşaAllah gayret bizden Tevfik Allah Teala’dandır…

KUTADGU BİLİG

“Yûsuf Has Hâcib (Uluğ Has Hâcib) hakkında bilinenler Kutadgu Bilig’e sonradan eklenmiş olan biri mensur, diğeri manzum iki mukaddimede ve eserin bazı beyitlerinde yer alan bilgilerden ibarettir. Buna göre şair Balasagun’da (Kuz-Ordu) soylu bir aile içinde dünyaya gelmiş, bilimi, erdemi, zühd ve takvâsı ile temayüz etmiş, eserini bir buçuk yılda Balasagun’da yazıp Kâşgar’da tamamlayarak (6645. beyit) 462 (1069-70) yılında Karahanlılar’ın hakanı Süleyman Arslan Hakan oğlu Tavgaç Uluğ Buğra Han’a sunmuştur. Şairin kudretini takdir eden hakan kendisine “görevlerin en incesi olan” (2484. beyit) has hâciblik mansıbını vermiştir. Eserdeki bazı beyitlerden hareketle (365-371. beyitler) müellifin doğum yılının 1019 dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir. Yûsuf Has Hâcib ile Kâşgarlı Mahmud’un aynı dönem ve çevrede yaşamış, eserlerinde aynı dili ve kültür malzemesini kullanmış olmakla beraber birbirlerini ve eserlerini tanımamış oldukları anlaşılmaktadır.” (DİA. “Kutadgu Bilig”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 26: 478-480. Ankara: TDV Yayınları, 2002)

Kutadgu Bilig “mutluluk veren bilgi” yahut “hükümet olma bilgisi” gibi manalara gelmektedir. Eser dört ana karakter arasında geçen konuşmalardan meydana gelmiştir. Bu dört karakterin her birinin temsil ettiği bir rol ve bir değer vardır.

Küntogdı hükümdardır ve hukuku/adaleti temsil eder;

Aytoldı vezirdir ve saadeti/devleti temsil eder;

Ögdülmiş de vezirdir ve aklı temsil eder;

Odgurmış ise akibeti/kanaati temsil eder.

islami bir minvalde insanlara tam anlamıyla “kutlu” olmanın yani “mutlu” ve saadetli olmanın yollarını göstermek gayesi ile yazılmıştır.

Topluma yansıttığı sanatsal değer bakımından Kutadgu Bilig didaktik (öğretici) bir eserdir. Toplum hayatındaki hatalarımızın, kırılmalarımızın nasıl düzeltileceğini, insanı mutlu edecek yolların nelerden geçtiğini bildirmiş ve bunu toplumun ana sözcüsü olan; yöneticisi yani ulu’l emri olan hükümdara teslim ederek bir bakıma İslam toplumunun iyileştirilmesin ana unsuru olan devlet yöneticisine nasihatname yerine geçmiştir. Devlet yöneticilerine tavsiye ve öğütleri ihtiva eden eserlere Siyasetnâme de denilmiştir.

Eser aruz ölçüsü ile kullanılmış olup edebiyatımızda büyük yankı uyandırmıştır. Mesnevi şeklinde 6645 beyit olarak yazılmıştır ve 173 dörtlük bulundurmaktadır. Dört ana kahramanın bulunduğu bu yapıt, İslamiyetin şu maddi dünya sahasında mensuplarını sonsuz huzura götürecek değerleri kapsaması günümüzde de baş vurmamız gereken Kur’an eczanesinin ilaçlarındandır. Eser Karahanlı Türkçesiyle yazılmış olup bilinen 3 nüshası bugün mısır Fergana ve Viyana da bulunmaktadır.

Merhum Yusuf Has Hacip'in değerli sözlerinden birkaç misal:

  • “ Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur. Bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.
  • Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur.
  • Dâima iyilik yap ki, kendin de iyilik bul.
  • Doğan ölür, ondan eser olarak söz kalır. Sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.
  • Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.
  • Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.
  • Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.
  • Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı pişmanlıktır. Elinden gelirse, kötülüğün inadına iyilik yap.
  • Halka faydalı ol, onlara zarar verme!
  • Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.
  • Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.
  • İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.
  • Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.
  • Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç. (Türk Dili ve Edebiyatı Dersleri Kaynak Sitesi. “Kutadgu Bilig'den Sözler:”. www.turkedebiyati.org)

 

DÎVÂNÜ LUGĀTİ’t-TÜRK

Bu eser 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut (d.1072-1074) tarafından yazılmış olup dönemin Bağdat halifesinin oğlu Ebu'l Kasım Abdullah’a sunulmuştur. Divanı Lügati’t Türk, Türk dilinin ilk sözlüğü mânâsına gelmektedir Türkçemizin ilk sözlüğü ve dilbilgisi kitabıdır. İçerisinde 7500 Türkçe kelimenin Arapça karşılıkları verilmiştir. Türk dilinin Arapça kadar değerli olduğunu göstermek ve Araplara Türk dilini öğretmek amacıyla Arapça olarak yazılmıştır. Kaşgarlı Mahmut, Türkçe kelimelerin karşılıklarını bunları halk dilinden derlemiş olduğu örneklerle açıklamıştır. Eser, Türk boyları coğrafyası ve Türklerin örf ve gelenekleri üzerine önemli bilgiler barındırır hatta devrinin Türk dünyasını gösteren bir haritası eserine  eklenmiştir. Karahanlı döneminden Kutadgu Bilig'den sonra bize kalan ikinci önemli eserdir.

Kaşgarlı Mahmud eserinde ifade ettiği şu sözle böyle bir sözlüğü yazmaktaki amacını dile getirmiştir:

"Türk dili ile Arap dilinin atbaşı beraber yürüdükleri bilinsin diye Halil'in Kitabü'l-Ayn'ında yaptığı gibi, kullanılmakta olan kelimelerle bırakılmış bulunan kelimeleri bu kitapta birlikte yazmak, ara sıra gönlüme doğar dururdu…"

Divan'da geçen atasözlerinden bazıları şunlardır:

“ Erdem başı tıl "erdemin, edebin başı dildir" (I.107)

Yüzge körme, erdem tile "Yüze bakma, fazilet ara (yüzün güzelliğine çirkinliğine bakma fazilet ara)" (II.8)

Tag tagka kawuşmas, kişi kişike kawuşur "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur" (II.103)

Közden yırasa köngülden yeme yırar "Gözden ırak olan gönülden de ırak olur" (III.366)

Edgü er süngüki erir, atı kalır "İyi insanın kemiği erir, adı kalır" (III.367)

Beş erngek tüz ermes "Beş parmak bir değildir" (I.121)

Yazın katıglansa kışın sewnür " (İnsan) yazın çalışıp çabalayan kışın sevinir" (III.159)

Suw körmegünçe etük tartma "Suyu görmeden ayakkabını çıkarma" (III.426)

Etli tırngaklı adırmas "Et tırnaktan ayrılmaz" (I.77)

El kaldı, törü kalmas "Memleket kalabilir, bırakılabilir, ama töre bırakılmaz" (II.25) ( Ölmez, Zühal. VIII-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı, Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, 2011: 76)

Emrah Topcu

 

          

Makale Yorumları

  • Fatih Akkurt25-06-2021 15:27

    Dilinize sağlık çok verimli bir çalışma olmuş Emrah Bey.

Facebook Yorum

Yorum Yazın