VAHİY, İLÂHİ BİR MUTLULUK PROJESİDİR !..
" Sonra ( Allah), bu elemin ardından size bir güven hissi, bir kısmınızı çepeçevre kuşatan bir dinginlik bahşetti. Diğer bir kısmınız ise canlarının derdine düşmüşlerdi; Allah hakkında haddini bilmezlik çağına değil, yanlış tasavvurlara kapıldılar. Diyorlardı ki, " Bizim mutlak hükümdarlıkta bir karar yetkimiz var da ( kullanmadık) mı sanki?" De ki: " Bütün yetki, yalnızca Allah'a aittir." Onlar ise iç içlerinde gizleyip sana göstermedikleri gerçek duygularını ( şöyle) dile getiriyorlardı: " Eğer karar yetkisi bizde olsaydı, burada bu kadar ölü vermezdik." De ki: " Evlerinizde kalmış olsaydınız dahi, ölümü mukadder olanlarınızı, o ölüm, elbet yataklarınıza kadar kovalardı." Bu da, Allah'ın göğüslerinizde olan her bir şeyi sınaması ve kalplerinizde olanları arıtıp damıtması içindir: zira Allah kalplerin içini bilir." ( Âl-i İmran sûresi, âyet 154)
Malumdur ki, câhiliyye, sıradan bir " bilmezlik" durumu olarak adlandırılamaz. Bu anlamda daha o günden Mekke'nin en kültürlü tüccarlarından biri olan Amr b. Hişam'ın ( Ebu Cehil) olarak adlandırıldığı hatırlanacak olursa, bunun karşılığı bir " kendini bilmeme" ' haddini bilmeme' hâli olsa gerektir.
" Çünkü o ( vahiy hakkında) sığ ve yanlış düşündü, ölçüp biçti, Canı çıkası, nasıl da ölçüp biçti! Bir daha canı çıkası nasıl da ölçüp biçti! Sonra ( etrafı) süzdü, Ardından surat astı ve rengi attı. En sonunda ( hakikate) sırtını döndü ve kibir abidesi kesildi. Nihayet şöyle dedi: ! Bu sadece geçmişten miras kalan bir büyüdür."( Müddessir sûresi, âyetler 18, 19, 20, 21, 22, 23 ve 24)
Bu ayetler tümüyle vahiy hakkındadır ve üzerinde fikir yürütülen de vahiydir. Bu âyetler vahye yamuk ve sığ bakan herkesi kapsar. Fakat bu tipin vahyin nüzul ortamındaki prototipi Velid b. Mugire'dir. Bu Arap dil ve belagat dâhisi, Kur'an karşısında yaşadığı derin iç çatışma ve tereddütle sabahlara kadar kıskançlıktan kıvranıyordu.
Tefkîr, kesinlikle tefekkür' den farklıdır Zira tefekkür kullanıldı 15 yerin tamamında olumluyken, sadece burada kullanılan tefkîr olumsuzdur. Tefekkür'ü tefkîr'den ayıran, birincisinin ait olduğu kalıp gereği özdeşleşmeyi ve derinleşmeyi gerektirmesindendir. Zira tefa'ul babı - tekellüf- babıdır. Bu yüzden tefkîr'i " sığ ve yanlış düşünce" olarak çevirdik" ( Kur'an-Meal-Tefsir)
İslam tarihi içerisinde, bu ilahi mutluluk projesinden istifade ederek mutlu şekilde yaşayanlar yaşamış, aziz Kur'an vahyinden istifade etmeye çalışmışlardır. Hz. Ömer gibi dehalar, bu riskli dönemi atlatarak Müslüman olmuşlar, hayatları boyunca da Kur'anî yaşamışlardır. Ahir ömürlerine kadar İslam'ın yüz akı olmuşlardır.
İslam'ın bidayetinde böyle olduğu gibi, çağlar sonrasında da bir kısım nadanlar sivrilip çıkarak Kur'an vahyini tersinden okuyup, yabancı özlemi çekmişlerdir. Aziz Kur'an duvarlara asılmış ama, bunların gönüllerinde Aristo kültürü, Eflatun hayranlığı, Darwin meddahlığı depreşik olmuştur. Şu ayetlere dikkat çekmek istiyorum:
" İşte yaklaşmakta olan, hem de çok yakınında!" " Tekrar ( duy ey insan), yaklaşmakta olan hemen yanı başında!" " NE YANİ, insanoğlu başıboş bırakılacağını mı sanıyor?" ( Kıyâmet sûresi, âyetler 34-35-36)
Veya tehdit işlevinden dolayı: " Yazıklar olsun sana ( ey nankör insan) sana yazıklar olsun! Yine yazıklar olsun sana ( ey insan) yazıklar olsun! Yahut: " Yahut: " Yakışır sana ( ey insan) pek yakışır.
Netice olarak;
Ne demek yaratılmış alem içerisinde en akıllı varlık olan insanın başı boş, serseri, vahiyden bigane, habersiz yaşaması!?
Halbu ki, insanoğlu bu aklı sebebiyle, düşüncesi nedeniyle başı boş bırakılmamıştır. Her şey emrine amade kılınmış olduğu halde, nasıl olurda sair duygusuz, duyarsız, akılsız varlıklar derekesine düşmüş olabilir?
Böylesi bir tip insan!.. Mahvolmuş, akli melekelerini kaybetmiş, ot, çöp haline gelmiş demektir. Elindeki, uhdesindeki vahiy nimetini, bahtiyarlığını değerlendiremeyen, kendini zevzekliğe, düşüncesizliğe bırakmış demektir..
Dolayısıyla, insanoğlu, dün bu gündür ilahi mutluluk projesini değerlendirip yaşamışlarsa hem dünyada aziz, hem de ahirette sersefil olmayacaktır!..
Rabbimiz!.. Bizleri, vahiy nimetini bilip, mutluluk projesinden istifade eden kullarından eylesin!.. Selam ve dua ile...
Şerafettin Özdemir
Facebook Yorum
Yorum Yazın