Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KULLAN AT ANLAYIŞI

" Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir ( sınav konusudur). Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır. " ( Enfâl sûresi, âyet 28 )

" Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine iş gördürmeleri için onlardan kimisini kimisine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır." ( Zuhruf sûresi, âyet 32)

Ne acı ki, kapitalist sistemler, insanların, sürekli tüketmelerini, harcamalarını, sarfetmelerini, daha biri bitmeden diğerini kullanmalarını istemektedir.

Avrupa toplumunda hayat aynen böyledir. Otodan tutunda, yiyecek, giyecek ve ev eşyalarına varıncaya kadar, tamamen, israf,. müsriflik, har vurup harman savurmak türü şeylerdir.

Batı da, her sokağa çıktığınızda görmüş olursunuz ki, az kullanılmış TV.ler, azıcık bir tarafı çizilmiş buz dolapları, çamaşır makinaları, koltuklar vesair ev araç ve gereçleri sokakları doldurmakta, Belediye görevlilerinin taşımalarını beklemektedir.

Diğer taraftan, dünyanın bazı yerlerinde açlıktan ölmüş, ekmek bulamayan insanların ah ve vahları böylesi toplumları hiç ilgilendirmemekte, hiç de alakadar etmemektedir. " Ben konforlu yaşayım, onlar da gebersinler " felsefesi!.. Onun içindir ki;

" Modern hayatın tüketim mabetleri olarak görülen AVM'ler kapitalizme hizmet için vardır. AVM'lere ihtiyaç karşılamak için değil; eskileri atmak, yeni modelleri almak için gidilir. Kullan-at anlayışı kapitalizmin temel özelliklerinden biridir.

Marka, imaj, statu, taklit, gösteriş... Tükettikçe tükenenlerin rehabilitasyon merkezleri gibi... İhtiyaçtan ziyade görülen her değişik ürüne ölesiye saldırı... İsraf... İsraf kapitalizmin ruhudur çünkü... İsraf nimeti küçüksemektir aslında.

Şükür, hamd yoktur onların anlayışında; her şeye haz merkezinden baktıkları için. Oysa hamd ettikçe doymak bilmezliğin, nankörlüğün, isyanın, israfın karşısında Allah'a tevekkülü, sonu gelmez taleplere sınır koymayı, aşırılığa kaymamayı, kanaati öğrenecektir insan.

İktisat... Savurganlıktan da, cimrilikten de kaçınmak... Hayatı ve zamanı itidal üzere sürdürmek... Dere kenarında abdest alındığında bile israftan kaçınmak. İfrat ve tefritten uzak durmak... Adaletten ve şecaattan yana olmak...

" İSRAFTA BULUNMAYINIZ, KUŞKU YOK Kİ ALLAH İSRAF EDENLERİ SEVMEZ." ( En'am , 141)

" Kıyamet günü Rabbinin huzurunda şu beş şeyden hesaba çekilmeden kul olduğu yerden kıpırdayamaz: Ömrünü nerede tükettin, gençliğini nerede yıprattın, malını nereden kazanıp nereye harcadın, bilginle ne yaptın?" ( Tirmizi)

İslam, insanın davranışlarına ahlâkî kısıtlamalar getirmektedir; buna ihtiyaçlar da dâhildir. Klâsik iktisada göre kaynaklar sınırlıdır. İhtiyaçlar sınırsızdır. İslam iktisadı ise kaynakların yeterli, ihtiyaçların sınırlı olduğunu söyler.

Yine; klasik iktisadın davranışsal normları bireycilik, kişisel çıkar, rekabet ve ahlak tanımazlık iken; İslam iktiisadının davranışsal normları toplulukçuluk ( cemaat), genel çıkar, iş birliği ve ahlâkîliktir.

Sınırsız olan insanın ihtiyaçları değil; onun arzu ve hevesleridir. Kaynakların bölüşümü için acımasız rekabete , kavgaya gerek yoktur. Çünkü yer altı ve yer üstü kaynaklar tüm insanların ihtiyaçlarını karşılayacak yeterliliktedir. Önemli olan bu kaynakların adil dağılımıdır." ( Nida Dergisi, sayı 182, sayfa 14, A. M. Ünal)

Maalesef: dünyanın bir çok kesiminde insanlar, çocuklar, yaşlılar ve tüm insanlık açlıktan, yokluktan, ölür iken, bazı bölgelerde insanların konfor, lüks, israf ve müsriflik içerisinde yaşaması doğru mudur?

Halbuki, Allah'ın vermiş olduğu nimetler, adaletli, eşit, hakkaniyet ölçüleri içerisinde dağıtılsa, pay edilmiş olsaydı, bu günkü rezalet olmayacak, açlıktan ölüm, sefaletten dolayı insanlar bir deri, bir kemik kalmayacaktı..

Netice olarak;

Yüce Allah'ımız, yeryüzünde yaşayan insanlar ve sair mahlukat için yeterince, nimet bahşetmiş, vermiş ve insanlar hak, hukuk üzere pay ederek yesinler diye!..

Yeter ki, israftan, müsriflikten kaçınalım, " Kullan at" yanlış, gerici, zalimce anlayıştan sakınalım. Bilhassa, evlerde, hanımların, israf içerisinde yaşamaları, bir möbleden diğerine atlamaları, elbise dolaplarının tıklım tıklım elbise ile dolu dolu olması, sonra da " modası geçti" diye " Kleding dolaplarına" atılması abesle iştiğaldir.

Şunu hiç bir zaman unutmayalım ki, " keser döner sap döner" hesabı, bir gün olur ki, şartlar değişir, bu gün lüks yaşayan devlet ve ülkeler, fakir, yoksul olabilirler.

Hal böyle iken, en güzel ortam, en muazzam metod, Kur'an'ın emirlerini dinlemek, helal yolları, haramın mahiyetini oradan öğrenmek lazımdır.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın