Şerafettin Özdemir

Şerafettin Özdemir

Mail: kursadalperen@live.nl

KUR'AN'LA BİRLİKTE YAŞAMAK MÜ'MİNE NELER KAZANDIRIR?.. 

    " Allah'tır iman edenlerin velisi: onları ( kalp gözünü kör eden) karanlıklardan ( iç) aydınlığa çıkarır. Küfreden kimselerin velileri ise şeytani güç odaklarıdır: onları aydınlıktan çıkarıp karanalıklara iterler. İşte onlar ateşin sakinleridir, onlar orada kalıcıdırlar. " ( Bakara sûresi, âyet 257) 

     Niice nice bilinçsiz ve bu hususta başka sahaları, kimseleri, kişiileri öne çıkarıp, onlardan cennete ulaşma, götürülme bekleyenler, gün geçtikçe çoğalmakta, bir durumda Kur'an'dan kopmalara, Kur'anı yanlış anlamalara sebep olmaktadır. Çünkü;

     " Rasul Rabbinden kendinden indirilene önce kendisi iman etti, sonra da mü'minler. Hepsi Allah'a , meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar: " O'nun elçilerinden hiç biri arasında ayırım yapmayız. İşittik ve itaat ettik; bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz : zira varış sanadır!" dediler." ( Bakara sûresi, âyet 285) 

     Kur'an'la birlikte yaşamak derken, hayatımızı Kur'an'la özdeşleştirmek, onun emirleri, doğrultusunda idame ettirmek demektir. Yanalış yollardan uzaklaşıp,  batılın peşine takılmamak, batıla karşı mücadele etmek demektir. 

      Mü'minler, bu emirleri yaptığı zaman ferdi planda, ailevi alanda, toplum nezdinde rahat ve huzur bulacak, eğri-büğrü yolları yaşama imkanı bulamayacaktır.

     " ( Ey kafirler!) Allah, mü'minleri, sizin yaşadığınız hayat tarzı üzere bırakacak değildir; nihayet Allah iyiyi kötüden ayıracaktır. Allah gaybı size bildirecek de değildir; fakat Allah ( bu amaçla) elçilerinden dilediğini seçer. Şu halde Allah'a ve elçilerine inanın; zira eğer iman eder ve sorumluluk bilincini kuşanırsanız, işte o zaman sizi muazzam bir karşılık bekler." ( Âl-i İmran sûresi, âyet 179)

     Ayeti kerime içerisinde geçen " Mâ entüm ' aaleyh lafzen " üzerinde bulunduğunuz şey/hal" anlamına gelen bir kalıp ifadedir. Tam olarak " hayat tarzınız" vurgusunu taşır. Benzeri olan mâ hum fîh ( onların içinde bulundukları hayat ortamı/tarzı) kalıbıyla benzerlik arzeder.  

     Tabii ki, yüce Allah; Müslüman toplumları, tıpkı kafirlerin yaşadığı ortamdan, hal ve ahvalden ayrı olarak tutacak ve yaşatacaktır. Yoksa, kafirlerin işlemiş oldukları cürümler gibi, menhiyyat gibi Müslüman kitleleri de öylece bırakmış olursa, hakkı nasıl tanıyacağız, batılın nerede ve nasıl olduğunu bilmiş olacağız?. 

     Çünkü, mü'minlerin hayatları aydınlık, berrak ve asude bir örnektir. Kafirler ise, batıl yolda ömürlerini bitirir iken, haram yer, fuhuş yaparken, her türlü envai çeşit batılı işlerken, Mü'minlerin hayatları aydınlık ve dürüstlük, berraklıktır. Onların hayatları her hangi bir uğursuzluğun, menhiyyatın olmadığı, bulunmadığı, izlerinin bile görülmediği bir ortamdır. Şu ayeti kerime buyurulduğu gibi:

     " Hiç ( manen) ölüyken hayat verdiğimiz ve insanlar arasında yolunu bulması için kendisine ışık tuttuğumuz kimse, içinden çıkma imkanı bulamayacağı zifiri karanlıklara gömülüp giden kimse gibi olur mu? İşte inkârcılara yaptıkları böyle güzel görünür." ( En'âm sûresi, âyet 122) 

     Yüce Allah'ın bak ve gör dediği yerden bakınca ölüm ve hayatın tarifi değişiyor. Tıpkı bu ayeti kerimede ifadesini bulduğu gibi. " Günümüzde hayatı, aşırı dünyeviliğin neden olduğu yüzlaşmalar istila ediyor. Kapitalist zihniyet bütün doğallıkları yıkıyor, hayatın/tabiatın içerisinde var olan her şeyi acımasızca sömürüyor.

     Ekonomik aklın ve mantığın mutlaklaştırılması, hayatın içerisinde, hiç bir kültürel , düşünsel, duygusal, şiirsel çabaya, ilgiye yer bırakmıyor, ihtiyaçlarımızı reklam ve pazarlama aygıtları belirliyor. 

     Büyük kentlerdeki yeni hayat tarzları, birlikteliği değil, yalıtılmışları esas alıyor. Komşuluklar bitiyor. Anlık çıkar hesapları, değerlendirmeler, uzun vadeli çözümleme çabalarını geçersiz kılıyor. 

     Tavan güncellikler, yoksullaşan duyarlıklar, nicel yaklaşımlara, nicel ilişkilere yol açıyor. Medyatik zevkler, ilgiler, magazinler, hip-hop kültürü, pembe diziler, pembe romanlar, beden güzelliğine dayalı bir güzellik anlayışı , yeni bir kültür oluşturuyor. 

     Otantik eski çağ bilgelikleri moda haline gelebiliyor. Hint mistisizmi moda haline gelebiliyor. İnsanlar artık oldukları mal-mülk-para ile ,yaptıkları işlerle tanımlanıyor. Ahlaki, kültürel, hikemi niteliklere,, erdemlere sahip olmak bir kıymet taşımıyor. 

    Sefahat çılgınlıkları bir kültür haline geliyor. Her tür bayağılık hiç bir utanç duygusuna kapılmadan sergilenebiliyor; şöhret olmak için, yetenekli , nitelikli, sahici, külütürlü, erdemli olmak gerekmiyor.

     Herkesin ilgisini çekebilecek kadar şöhret olmak için, her tür bayalığı, pespayeliği , sahteliği sergileme becerisine sahip olmak yetiyor." (İktibas, Şubat 2008, say.19, A. Müftüoğlu) 

     Netice olarak;

      Kur'an'la yaşamak mü'mine neler kazandırır düşüncesini bıraktığımız, bir tarafa atmış olduğumuz için perişanız. Halen de, gelecek asırlar da serrsefil, perişan yaşamaya mahkum gibi görünüyoruz.

     Oysa, aziz Kur'an'ın emirlerini, baş tacı etmiş, yasaklarından kaçmış, haramlarını elimizin tersi ile itmiş olsaydık, ümmet bu günkü yaşamış olduğu ızdırabı yaşamayacak, sefil ve perişan olarak yaşamayacaktıı. 

      Maalesef, aziz Kur'an'ın emirlerini yanlış okumaya, anlamaya, tersinden yaşamaya devam ediyoruz. Dirilere okunması gereken Kur'anî emirler, maalesef, kabirlere taşınmış, ölülere okunur olmuştur. 

      Yasinler, hatimler, mevlidler, na'tlar, ilahiler, gazeller, mersiyeler hep ölüler için okunur olmuştur. Aklı başındaki Müslüman, ölüsüne mevlid vaad ediyor, alışkanlık haline gelmiş onda,  her yıl olduğu zaman, ölmüş anne-baba için, tüm ölmüşler için güzel sesli hafızlar eşliğinde mevlid yortuları düzenleniyor, yemekler dökülüyor, okuyanlara bol bol bahşişler veriliyor. 

      Yani, ümmet ve milletimiz iğdiş edilmiş durumdadır. Hak, adalet, hakkaniyet, Kur'anî emirler, Kur'an'la yaşamak rafa kaldırılmış onun yerine mistik hezeyanlar, menkıbeler, uçtum, kaçtım hikayeleri ortamı velveleye vermektedir. 

     Rabbimiz!.. Bizlere acısın!, Akıl, şuur, basiret lütfetsin!.. Lütfetsin ki, Kur'anî emirlerle yaşayalım!.. Selam ve dua ile...

     Şerafettin Özdemir

Facebook Yorum

Yorum Yazın