Şeref ŞEN

Şeref ŞEN

Mail: serefsen4848@gmail.com

ZARF MI, MAZRUF MU?

Kamuda verimliliği sağlayamamamızın en büyük nedeni maalesef içerik, mazruf, ürün, mahsul, sonuç,kazanç değil, görüntü, şekil, şov, zarf, “mış gibi” yapmanın ön plana çıkması en kötüsü de bu tür uygulamaların resmiyette de rağbet görüyor olmasıdır. Hemen hemen tüm kurumlarımız,  yaptıkları çalışmalarını sosyal medyada paylaşma yarışı içerisindeler. Güzel ve faydalı çalışmaların-uygulamaların, örneklik teşkil etmesi açısından paylaşılması faydalı olabilir. Ancak son yıllarda giderek yaygınlaşan bu tür paylaşımlarda amacın-hedefin saptığı, faydalı uygulamaların örnek olması amacı dışında   “ön plana çıkmak”, “yukarılara işaret vermek”, “ben de varım, beni de görün ” vs. mesajları ön plana çıkmış durumdadır.
Müftülüklerin paylaşımına bakıyoruz;  hemen her gün bir etkinlik bir faaliyet, konferanslar, seminerler, söyleşiler vs. genelde medyatik-tanınan, bilinen bir şahıs,  hatırı sayılır ücretlerle il il, ilçe ilçe gezdirilir, programlar düzenlenir, yedirilir, içirilir, lüks otellerde konaklatılır, video ve fotoğraflar çekilir, sosyal medyada “ falanca şahsı ilçemizde ağırladık” mealinde paylaşımlar yapılır. Bu medya kahramanlarına! ödenen dolgun ücretler de camilerden cemaatten toplanan bağışlarla karşılanır. Diyanet İşleri Başkanlığı, bünyesinde on binlercesi lisans ve lisansüstü derecesine sahip olmak üzere 100 binden fazla personeli bulunan devasa bir kurumumuz. Kurumun, yapacağı her türlü eğitim, bilgilendirme, kurs, seminer vb. faaliyetlerde görev verebileceği 10 binden fazla yetişmiş (lisans ve lisansüstü –doktora derecesine sahip ) personeli mevcut iken günün modasına uyarak medyatik şahıslara, yüklü ücretlerle seminerler verdirmesi üzücü olduğu kadar, kendi varlığını, imkânlarını inkâr etmek manasına da gelir.
 Benzer durum diğer kurumlarımızda da mevcut. Tamamına yakını lisans ve lisans üstü dereceye sahip bir milyonun üzerinde çalışanı bulunan Meb.de  de, öğretmenlerine-öğrencilere seminer vermek üzere zaman zaman  kurum dışından görevlendirmeler yapılabilmektedir.  Hatta zaman zaman öğretmenlere verilecek bir saatlik eğitim için, öğretmenlerin okullarındaki 7-8 saat ders boş geçebilmektedir. Burada da görüldüğü gibi, şekil ve gösterişin ön plana çıkması, fayda-zarar hesabının yapılamaması, bu tür faaliyetlerin seminer dönemlerinde, mesai saati dışında, hafta sonları, şubat ve yaz tatillerinde vb. planlanmasını engellemekte, mazruf zarfa kurban edilmektedir.
-Özel okullar ders anında (o anda dersi olan öğretmenlerle) toplantı seminer yapıyor mu?
-Özel okullarda (sevk, rapor, gör-izinli, toplantı vb. nedenlerle) derslerin boş geçmesi mümkün mü?
Tabi ki hayır, çünkü özel okullar bu tür faaliyetlerini yaz, şubat tatillerinde, hafta sonlarında yaparlar. 
Kamuya ait birçok uygun (Meb. Hizmet içi Eğitim Enstitüleri, Diyanet Eğitim Merkezleri, Meb. Uygulama Otelleri, Öğretmen evleri, Polis Evleri, Subay Evleri, Kamu kampları, her vilayette yer alan 200 civarı Üniversitelerin devasa binaları vs.),mekan var iken, birçok kamu kurumunun seminer ve çalıştaylarının özel sektörün Lüks otellerinde yapılmasının şov ve israf dışında mantığı, getirisi nedir?  “Personelimize  5 yıldızlı………otelde eğitim verdik” paylaşımı yapan Bürokratlara ,

“Burada asıl amacın eğitim mi, yoksa devlet imkânı ile lüks otelde tatil mi olduğu, otel faturasının nereden karşılandığı,  aynı eğitimin otel yerine devlet kurumlarında yapılmasının ne tür bir sakıncası olduğu “ sorulmalı, sorgulanmalıdır.

       Klasik kamu anlayışını acilen terk etmeliyiz. 80 milyonun hakkı bulunan kamu kaynakları kullanılırken, bir değil bin kez düşünülmelidir. Bütün faaliyetlerde,” getiri-götürü,  kazanç-zarar,  ürün-maliyet” hesaplamaları yapılmalı, bu hesaba göre yapılmasında gerçekten fayda bulunan faaliyetler gerçekleştirilmelidir. Aksi halde yapılan her kuruş harcamada, 80 milyonun kul hakkına girileceği unutulmamalıdır.

 Şeref ŞEN

Facebook Yorum

Yorum Yazın