SÜLEYMANLILAR

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
SÜLEYMANLILAR
Cemaat idarecileri 24 Haziran seçimlerinden sonra önceden de uyguladıkları fakat bu defa şiddetini gittikçe artıran ancak hem cemaate sempati duyanların hem de cemaat müntesiplerinin en azından büyük kısmının ciddi tepkisine neden olan birtakım tedbirlere başvurmaktadırlar.

Cemaat idarecileri 24 Haziran seçimlerinden sonra önceden de uyguladıkları fakat bu defa şiddetini gittikçe artıran ancak hem cemaate sempati duyanların hem de cemaat müntesiplerinin en azından büyük kısmının ciddi tepkisine neden olan birtakım tedbirlere başvurmaktadırlar. Bu tedbirlerin başında daha önceden "Allah'ın evi", "milletin malı", "beytülmâl" vb. şekilde tavsif ettikleri yurtlara giriş yasağı konulması gelmektedir. Bu durum aslında cemaat yöneticilerinde eskiden bu yana süregelen değişimi, dönüşümü ya da dejenerasyonu ortaya koymaktadır. İdareciler ya da mümessillere en küçük bir eleştiri birçok karalama ile birlikte yasak konulmasının gerekçesini oluşturur.

Aslında söz konusu yasaklarla amaçlanan, idareci kesimin otoritesini sarsacak söz ya da eylemlerin önüne geçmek, müntesipler arasında korku yaymak, en küçük bir eleştirinin aynı şekilde cezalandırılacağı imajını herkesin kalbine yerleştirmektir.İlginç olan ise cemaatin daha önceleri herkesi yurtlara katma ve kazandırma stratejisi izlemesine rağmen zamanla güç kazandıkça artık dışlama politikası izlemesidir.

Halkın bu politikalara karşı durduğu ve cemaatin üst tabakasında problemler bulunduğu kanaatinde olduğu bilinmektedir. Ancak üst tabaka oldukça korunaklı, muhkem mevkilerinde kendilerinden emin bir şekilde üstlerinden gelen emir ve talimatları tabana dikte etmeye devam etmekte, sözü edilen tepkilere kulak asmamaktadır.

Hoca ve ihvan arasında baskılar, siyaset, ticaret, karalamalar ve dini yanlışlardan kaynaklı rahatsızlık üst boyut ve sınırdadır. Ancak bahsi geçen korku şimdilik ciddi bir muhalefet ve tepkiyi önlemektedir. Buna rağmen tahammülün son sınırlarının zorlandığı da aşikardır. Zira artık yasaklananlar ve vicdanı rahat etmeyenler sosyal medya platformlarından seslerini yükseltmişler ve rest çekmişlerdir. Kimi bölgelerde görülen tepkiler ve sızan ses kayıtları da bunu doğrulamaktadır. Söz konusu sızıntı belge ve kayıtlar cemaatin üst tabakasında ileri düzey bir endişeye sebep olmuş, uçtakiler bunlara karşı savunma refleksi geliştirirken, itidalli olanlar ise hataların gözden geçirilmesi gerektiğini dillendirmeye başlamışlardır. Üst kesim gözlerini Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı bürüdüğü için "abimize itaat" vb. söylemlere her zamankinden daha fazla sarılmaktadır. "Abi"nin de insan olduğu ve hata yapabileceği asla kabul edilen ve dillendirilebilen bir şey değildir.

Cemaat içerisinde bugüne kadar yapılan yanlışlara sessiz kalınmasının sebebi ise sürdürülen din eğitimine duyulan saygıdır. Burada da bir düşüş ve gerilemenin varlığı bilinmekte, tedrisattan çok bina yapma, yardım toplama, kurban bulma, umreci ve hacı sayısını artırma çabası göze çarpmaktadır. Kısaca nitelikten çok nicelik başarı ölçütü olarak kabul edilmektedir.

Yöneticiler müntesiplere aklı kullanmaMAyı, itaat etmeyi, aksi taktirde hırman ile karşılaşacaklarını, abinin ahirette ellerinden tutmayacağını telkin etmektedirler. Bu haliyle cemaat gittikçe marijinal bir çizgiye sürüklenmekte, sağduyu ve akl-ı selim yitirilmektedir. Ancak müntesipler artık siyasetin din ile ilişkilendirilmesini ve dini argümanlar üzerinden kendileri üzerinde baskı kurulmasını doğru bulmadıklarını açıkça ifade etmeye başlamışlardır.

Öte yandan bugüne kadar Arif Denizolgun ve Alihan Kuriş'i karalayan bir söz, tavır ya da eylemi görülmeyen M. Beyazıt Denizolgun ve oğlu Fatih Süleyman Denizolgun bir beyanat vermek zorunda bırakılmıştır. İstanbul'da Fatih Süleyman Denizolgun'un bir yurdu ziyaretinin akabinde bölge sorumlusunun görevden alınması, Anadolu'nun birçok yerinde yaşanan görevden almalar ve yasaklı listelerinin sosyal medyada tedavülü hem içerideki endişeyi dışa vurmakta hem de cemaatin hiç alışık olmadığı bir deneyimi yaşadığını göstermektedir.

Cemaat içerisindeki mevcut ve hakim yönetim yapısı yeni ve genç lider Alihan Kuriş'i kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmektedir. Klasik cemaat yapılanmalarında görülen içe kapanma ve mevcudu muhafaza davranışı terk edilmiş, dışa ve dışlamaya yönelik dil ve yöntem benimsenmiştir. Kimi bölge idarecilerinin şatafatlı ve inanılmaz derecede lüks içeren yaşantılarının sosyal medyadaki fotoğrafları müntesipleri de rahatsız etmiştir. Bazı veliler son yaşanan gelişmelere tepki olarak çocuklarını yurtlardan almaya başlamışlar, yurtlara yardım eden birçok vatandaş yardımlarını keseceklerini bildirmişlerdir. Yurtlara çocuklarını okuması için veren veliler ileride kendi çocuklarının da dışlanmaya maruz kalacağından endişe etmektedirler.

Son derece dikkat çeken bir durum ise bugüne kadar "hizmet", "Kur'ân", "talebe" vb. kelimelerle kendini ifade eden cemaatin artık "siyaset", "ticaret", "dışlama", "karalama", "ses kayıtları", "yasaklama" vb. kelimelerle gündeme gelmesidir.

Devam Edecek....


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Mısır'da Kur'an yarışmasında dereceye girenler belli olduÖnceki Haber

Mısır'da Kur'an yarışmasında dereceye gi...

Diyanet’ten Uzun Süreli Yurt Dışı Görevi Sınav İlanıSonraki Haber

Diyanet’ten Uzun Süreli Yurt Dışı Görevi...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!