GENÇLER ve SOSYAL MEDYA AHLAKI

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
GENÇLER ve SOSYAL MEDYA AHLAKI
Murat KALIÇ 'Gerçek yaşamda kendisine iyi veya kötü değeri atfedilen ne kadar davranış varsa, bunların hepsi sanal dünyada da aynı hükme tabidir.'

Yaşanan gerçek hayatta gözlemlenen, ölçülebilen bir karşılığının olduğu ve dünyamızı belirli yönlerden dizayn ettiği hakikatinden yola çıkarak, sanal âlemin ve bu mecradaki sosyal ağlarda gerçekleşen her türlü eylemin de gerçekliği tartışmasızdır. Dolayısıyla, gerçek yaşamda kendisine iyi veya kötü değeri atfedilen ne kadar davranış varsa, bunların hepsi sanal dünyada da aynı hükme tabidir. Diğer bir ifadeyle, gerçek dünya ile sanal dünyanın ahlakına dair ahkâm, ikiz kardeşler gibi benzerlik arz eder. Buna göre, ahlakın bir bütün olup bölünemeyeceği gerçeğinin rehberliğinde, özellikle sosyal medya platformlarına ait müstakil bir ahlak rehberi ortaya koymak esas açısından tam manasıyla isabetli değildir. Çünkü gündelik yaşamda ahlaklı olmak, sosyal medyada ahlaklı olmayı zaruri olarak gerekli kılmaktadır. Fakat özellikle ilerideki yaşamında güzel ahlaka dayalı bir dindarlığı benimseyip bunu bir yaşam tarzı hâline getirmesini arzu ettiğimiz gençlerimiz için usul açısından bu mecraların tehlikelerine karşı bilgi, farkındalık, kimlik, şuur ve istikamet ahlakını ortaya koymak elzemdir. Bunun için de öncelikle yapılması gereken, sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) örnekliğinde iman, ibadet ve ahlakla yoğrulmuş bir hayat tarzını gençlerimiz için tüm zaman ve mekânlarda vazgeçilmez bir ideal olarak benimsemektir.

Bugün hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan ve doğru kullanıldığında haberleşme, bilgi edinme gibi faydalarıyla yaşamımızı doğrudan kolaylaştıran sosyal ağların öncelikle gerçek hayatı ideal manada dizayn etmede sadece bir araç vazifesi gördüğünü gençlerimizin zihin ve gönül dünyasına nakşetmek gerekir. Bu asıl menzil kaybedildiğinde, yani faydalı ve makul bir araç, sonradan amaç hâline dönüştüğünde, özellikle manevi süreçlerle ilgili düzen ve istikrarın kaybolduğu müsellem bir husustur. Bu noktada ifade etmek gerekir ki, vesilenin maksada dönüştüğü bu anlamdaki elimizdeki en kötü resim zaman israfıdır. Sosyal mecralardaki zamana dair şuur ve hassasiyet kaybı, gençlerimizi ileriki boyutta ahlaki duyarlılık noktasında hem bilinç hem bilinçdışı düzeyinde maalesef istenmedik tablolarla baş başa bırakabilmektedir. Bunun için de söz konusu platformların kullanılış amacı ve süresiyle alakalı gençlerimize yönelik bilgece telkin, takip ve rehberlik oldukça önem arz etmektedir. Aynı zamanda bu kontrollü yaklaşım, sonraki süreçlerde oluşabilecek muhtemel bir bağımlılığın da önüne geçecektir. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki ebeveynlerin bu konudaki örnekliği; sosyal medya kullanımındaki tutum, tavır ve davranışları gençlerin bu mecraları kullanım tarzına doğrudan etki etmektedir.

Diğer taraftan, gerçek hayatta kişinin çevresiyle etkileşim ve iletişim sürecine tüm duyu organlarının doğrudan katılımı göz önüne alındığında, sosyal platformlarda yalnızca görselliğe dayanan duyunun aktif oluşu özellikle gençlerimizde ahlaki açıdan derinlik duygusunun kaybolmasına ve neticede maalesef sanal vurgunla yüzleşmelerine sebebiyet verebilmektedir. Sözü edilen algıdaki derinliğin kaybolması hâli, insanın normal yaşamında yalnızken yaptığı davranışları, sosyal mecralarda daha fazlasıyla ve kontrolsüz bir şekilde uygulamaya koymasının önünü açmaktadır. Nitekim sosyal medyada varlık gösteren gençler birçok değişik kişilik profili ile temasta bulunmasına rağmen, içinde bulunduğu fiziki sebeplerden ötürü kendisini yalnız hissedip ahlak ve mahremiyet sınırlarını farkında olmadan zorlayabilmektedir. Bu itibarla gençlerimize, Allah Rasûlü'nün Hz. Ali'ye (r.a.); "İlk bakışa ikinci bakışı ekleme! Çünkü birincisi senin lehine; ikincisi ise aleyhinedir" şeklinde (Ebû Dâvûd, Nikâh, 44) buyurduğu çağları aşan hikmetli sözünü, sanal yolculuklarda yol azığı olarak heybelerinden ayırmamaları gerektiğini çeşitli vesilelerle vurgulamak gerekir. Çünkü sosyal ağlar, takipçilerini enteresan bir biçimde etkilemek ve derinlere çekip orada tutunmalarını sağlayabilmek adına, tıpkı usta bir balıkçının yakalamayı arzu ettiği balığı elde etmek için oltasına taktığı yemi cazip hâle getirip suya salmasındaki gibi her geçen gün yeni ve sihirli yöntemlere başvurmaktadır. Haddi zatında sosyal platformlardaki harikulade etkileyici manzara, kişiyi farkında olmadan karargâhından öncesinde hiç aşina olmadığı kıyılara savurmaktadır.

Küçük yaşlardan itibaren bireyde ideal manada ulaşılmak istenen başlıca hedef, onun özgüvenli bir kimlikle kendisini gerçekleştirmesidir. Bu donanımla sosyal hayata karışan bir genç, kendi içerisindeki kontrollü ve tutarlı ahlaki potansiyeli ile kendini her şart ve durumda olduğu gibi yansıtarak dış dünyaya güven mesajı verir. Fakat anlam sorunu yaşayan, yaşamında istediklerini elde edemeyen bir genç için sosyal medya bugün en büyük kurtarıcı olarak görülmektedir. Bu doğal olmayan kozmetik tutum, bir müddet sonra gerek sosyal medyaya gerekse gündelik hakiki yaşama yönelik bazı ahlaki problemleri de beraberinde getirmektedir. Nitekim ailesinde ve çevresinde gördüğü olumsuz bir tavır yahut yaklaşım sebebiyle kırılma yaşayan bir genç, sosyal medyada en ideal ve mükemmel olanı ortaya koyma adına hırslı bir yarışa girebilmektedir. Söz konusu tatmin duygusu sağlanamadığında, böyle bir gencin çevresine zarar verebilme ihtimali yüksek olmakla birlikte, bunun tam tersi bir reaksiyonla kendini dış dünyaya kapatması da imkân dâhilindedir. Esasında tüm bunlar, iyi yetiştirilmiş bir gencin hem gerçek hayatta hem de sosyal medyada birey olabilmeyi başarıp başkalarına güven telkin eden, ahlaki açıdan örnek olabilen bir kimse olduğunu açıkça göstermektedir.

Sosyal medyanın bugünkü gelinen noktada, gençleri ahlaki açıdan olumsuz manada etkilediği en önemli konuların başında mahremiyet gelmektedir. Mahremiyet, bugün özellikle sosyal medya marifetiyle köpürtülen gizem ve haz kültürünün zorunlu neticesinde hiç olmadığı kadar örselenmektedir. Bu çerçevede gençler, ispat-ı vücut endişesi ve moda anlayışın etkisiyle yiyip içtiğini veya giydiğini, kısacası en özelini esasında doyumsuz bir matematik üzerine kurgulanan sosyal medyada itinayla gözler önüne sermektedir. Bahse konu mahremiyet aynı zamanda, insanı yiyip bitiren tecessüs hastalığı sebebiyle de oldukça derin yaralar alabilmektedir. Nefsin telkin ve teklifleri neticesinde hayat bulan bu sinsi düşman, sosyal medya mecralarında her geçen gün donanmasına yeni neferler katmaktadır.

Tüm bu olumsuz tablonun ideale evrilmesi noktasında, gençlerin ilgi ve merak duygusunu bilgiyle sağlamlaştırılmış, fikir ve aksiyonla taçlandırılmış rasyonel alanlara transfer etmek faydalı olacaktır. Böyle bir bilinç ve donanıma ulaşan birey, bilginin ahlakını da keşfedeceği için popüler kültür ürünlerinden doğal olarak kendini daha makul ve maruf alanlara çekecektir. Öte yandan daima Yaratanın gözetiminde olduğu hakikatinin, gençte sürekli nefsin önünde bir bariyer olarak varlığını sürdürmesine etkin katkı sağlamak oldukça önemlidir. Fakat bilgiden ziyade duygunun yön verdiği bireylerin, sosyal medya platformlarında günübirlik tüketilen içeriklerin bombardımanı altında, başkalarının hukukuna tecavüz ederek Allah ve kul hakkını koruma adına muhkem ahlaki bir duruş sergilemeleri pek mümkün gözükmemektedir. Bu meyanda, sosyal medyanın en önemli çıktılarından biri olan takip edilme hissi, özellikle gençleri bu mecrada geçirdikleri zaman zarfında geçici iyilik hâline sevk etmektedir. Fakat gencin gerçek sosyal çevresinde bu duyguyu tatmin edememesi durumunda narsist ve nobran tezahürlerin mülahaza edilmesi kaçınılmazdır. Bu noktada gençlere, gerek normal yaşamda gerekse dijital platformlarda dünyanın umudu olduklarını kulaklarına fısıldayacak, insanlık adına çığır açacak, sabun köpüğü gibi tüketilmeyen kalıcı çalışma ve eserler ortaya koyma yönünde onların bireysel varlık alanı oluşturmalarına katkı sunmak mühim bir vazgeçilmezdir.

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, insanın en değerli hazinesi olan ahlak, geleceği imar edecek gençlerin yaşam serüveninde sürekli ihtiyaç duyacakları başat yardımcıdır. Gerçek hayatta olduğu gibi sanal mecralarda da aynı müspet tutum, tavır ve davranışı ortaya koyabilmeleri için yetişkinlerin rehberliğine ihtiyaç duydukları ise her türlü izahtan varestedir. İdeal bir yaklaşımla kimlik, şuur ve istikamet kazanan gençler, sosyal medya ahlakını hayatın ahlakıyla mezcettiğinde, insanlığın yolunu ve yönünü aydınlatan vahyin ve onun rehberi Rasûl-ü Ekrem'in muradı yeryüzü ile buluşacaktır.

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Hilton, Çin'in yıktığı caminin yerine otel inşa edecekÖnceki Haber

Hilton, Çin'in yıktığı caminin yerine ot...

Her Güne Bir Ayet, Bir Hadis, Bir DuaSonraki Haber

Her Güne Bir Ayet, Bir Hadis, Bir Dua

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!